Kendine yabancısın.
Sahte bir yüz takınıyorsun.
Kendin olamadan bu hayattan göçüyorsun.
Öyle ki annenin babanın dinine giriyorsun hiç sorgulamadan budistseler budist oluyorsun hristiyan katolikse sende hristiyan katolik oluyorsun müslüman aileyse müslüman oluyorsun.
Onların ilgilendikleriyle ilgileniyor hatta onların tuttuğu futbol takımını tutuyorsun.
Ananı babanı aileni razı etmeye çalışıyorsun evlenince eşini ve doğacak evlatlarını.
Kendine fırsat bulamıyorsun.
Kendini yalnız bırakıyorsun bir başkalarına yetişebilmek için.
Bir ihtimal ölüm döşeğinde kendi başına kaldığında kendinle yüzleştiğinde tanımayacaksın kendini, sen kimsin be adam diyeceksindir.
Etrafındakiler ölüm meleğiyle konuştuğunu düşüneceklerdir bir bakıma.
Bir gerçek var ki sen daha başlangıçta kendine yabancılaştığın içindir ki canını alsalar bir başkasına üzüleceksin öldüğü için.
Sen buna yanmalı ve üzülmelisin kendine yabancı adam: bu zamana kadar nasıl da başkasını yaşamışım; başkalarının günahını yüklenmişim ve bu yükle de kantara gireceğim.
Kendin ol. Kendini yaşa.
Gerçek ol. Gerçeğini yaşa.