Böyle örgütlü ve plânlı olan bir olayda, aslâ istihbârat zaâfiyeti düşünülemez.
Çünkü, bir istihbârat zaâfiyetinden bahsedilebilmesi için; yabancı bir ülkenin askerî okulunun sırlarına ulaşmanın yarattığı zorluk ve riskler nedeniyle, sırlara yetersiz ve kısıtlı ulaşım gibi haklı nedenler bulunmamaktadır.
O zaman, diğer ihtimal kaldı: İç destek, örgütleme ve plânlama!
Devlet’e âit böyle bir kurumda istihbârat zaâfiyeti var ise; kesinlikle iç destek, örgütleme ve plânlama var demektir!
İşin içinde; akademi içindeki bu durumu örgütleyen ve gizleyen, işbirliği yapılan diğer özel ve genel millî istihbârat örgütlerine bilgi akışını engelleyen, “herşey yolunda kardeş, merâk edilecek bir şey yok!” diye yalan bilgi veren yeniçeri ağaları var demektir!
Zâten; mêzûniyet törenlerinde teâmül gereği komutanlar da yer almasına rağmen, bu kılıçlı törende söz konusu görevli komutanların büyük bölümü alanda yer almamış; alay komutanı ve tabur komutanlarının alanda hazır bulunmaması nedeniyle merâsimi alay komutanı yardımcısı yönetmişti.
Bu durumda: Bütün üst seviye komuta kademesinin gelişmelerden haberdâr olduğu; olaya adının karışmaması için törene katılmamayı tercîh ettiği; kabağın, alay komutanı ve yardımcısı ile içlerindeki en zavallı olan bölük komutanının başında patlamasını sağladığı görülmektedir.
Bu arada: Dillere pelesenk olan ve saldırıda kullanılan, şerîatçi ve AKP’li (AKP=?) SADAT örgütlenmesinden ve Cumhurbaşkanı’nın oyunbâzlığından bahsedilmek sûretiyle iş sulandırılıyor, dikkatler dağıtılıyor; kılıç çekenlere vatanseverlik pâyesi vermek sûretiyle, öğrencilerin kılıç çekmeyen 2/3’ü de şerîatçilerin seçtiği asılacak vatan hâini durumuna itiliyor.
İddiâya göre zâten harbiyeyi ele geçirmiş olup ulusalcı ve Kemalist ne varsa sıkı bir mıntıka temizliği yapmış olan şerîatçi bir örgütün, böyle bir sansasyonel bir olayla hangi faydayı elde edeceği düşünülmektedir; böyle sıkı bir temizlikte 350 civarında öğrencinin sisteme sızması normal midir?
Kurt, çakal, tilki, çıyan, .. dolu olan ormanda bütün uluma ve çığlıkları arslan mı taklit etmektedir ki, bütün uluma ve çığlıklar AKP'nin düzenbâzlığı ve oyunbâzlığı olarak görülmektedir? Pençesi, tırnağı ve dişi sapasağlam olan bir arslanın böyle bir taklîde neden ihtiyâcı vardır?
İkinci yemînin teknik ve hukûkî gerekçesi nedir, geleneksel bir yeminse, diğer öğrenciler de neden katılmamıştır?
İlk yemînin eksiği ve kusûru nedir ki ikinci kez yemîn edilmektedir; bu eksiklik ve kusûru ne zamandan beri öğrenciler düzeltmektedir, böyle bir düzeltmenin yasal hükmü nedir, öğrencilerin bu şekilde düzelttiği başka eksik ve kusurlu işler var mıdır???
İkinci yemîni kime parmak sallamak için yapmışlardır; kendilerine it denildiğinde neden parmak sallamamışlardır? Parmak sallanacak tek düşman sâdece şerîatçiler midir?
İkinci yemîni yapmayan öğrenciler, mezun olmuş sayılmayacak mıdır ayrıca diğerleri vatan kahramanı olduğuna göre bu öğrenciler 2023 Aralık ayındaki olayda parmak sallandığı gibi vatan hâini sayılıp asılacak mıdır???
MAKSAT GEÇMİŞE VEF İSE; NEDEN HARP OKULU’NUN “VEFÂYI HAK EDEN İLK YEMÎN”İNDE DEĞİL DE 28 ŞUBAT CUNTASI TARAFINDAN KANIRTILARAK MEVZÛÂTA SOKULAN BİR ÖNCEKİ YEMİNDE ISRÂR EDİLMEKTEDİR?
Bu öğrencilerin tamâmı, AKP’nin (AKP=?) %100 iktidâr olduğu dönemde seçilip üniversiteye girmiştir. HEP KENDİ YANDAŞLARINI SEÇİP KADROLAŞMIYOR MUYDU BU AKP, BU NASIL BİR KADROLAŞMADIR?
Okul birincisi olan kızın adının İKRA olması bile; SADAT’ın ince işçiliği ile şeriatçı kökenden gelen bir aile ferdinden seçilmiş olmasına ve AKP’nin (AKP=?) Kemalizm’e karşı kurguladığı oyunun bir piyonu olmasına yorumlanıyor!
Bu durumda; Mustafa ve Kemal isminin nereden gelip nereye gittiğine dâir soru karşısında, çifte kavrulmuş dut yemiş bülbülden beterler!
“Atatürk olmasaydı, Anadolu’da kalamayacaktık!” diyenlere, “ALPARSLAN OLMASAYDI ANADOLU’YA GİREMEYECEKTİN KARDEŞ!” deyince; ışık görmüş tavşan gibi şaşkın vaziyette kalıp “haklısın birâder, bu olaya hiç böyle bakmamıştım!” demiyor da “esas askeri olması gereken” Alparslan ve fikriyâtına karşı burnundan ateş soluyor, düşmanlık etmekten geri durmuyor nedense!
Kimse kim, neyse ne!
Şu husus net ki, Harp okulları: Bütün darbelerin işâret fişeğinin patlatıldığı başlangıç noktası, namluya sürülen fişek, kilidi zorlayan maymuncuk, kapıyı kırmada kullanılan koçbaşı ve mayınlı tarlaya sürülen mayın eşeği olarak seçilmiştir.
Eylemi yapan, eyleme göz yuman ve destek veren herkes akîl ve reşît olup maddî ve mânevî bedelini göze almak sûretiyle bu habîs fiilin içinde yer almıştır!
Örgütlü ve plânlı yapılan “disiplin zaâfiyeti ve disiplin suçu” olarak geçiştirilemeyecek olan bu baş kaldırma hareketinin bedeli; indirim yapılmadan, vâdeye yayılmadan ve taksit yapılmadan peşîn ödetilmelidir.
Bu eylemi sâdece örgütleyenler ve eylemde plânlı şekilde yer alanlar değil: 15 Temmuz 2016 hâinliğinin yarası tâze, sıcaklığı ve dumanı üstündeyken; 5 yıllık eğitimde gaza gelmemeyi ve dolmuşa binmemeyi öğrenememiş basîretsiz ve ferâsetsizler dâhil hepsi cezâlandırılmalıdır.
Haddini bilmeyene haddin ve hudûdunu bilmeyene hudûdun neresi olduğu, kazan kaldırmaya çanak tutanlara kazanın sâhibinin kim olduğu husûsu; HEM KENDİLERİNE HEM DE AYNI SUÇU İŞLEMEYE MEYİLLİ OLANLARA İBRET OLACAK ŞEKİLDE unutamayacağı bir ders verilerek gösterilmelidir.
Öyle bir ders verilmeli ki; “kariyer”ine, üç harfli marketleri bırakın, mahalle bakkalında “kasiyer” olarak bile devâm edememelidir!
Kınından çıkarttıkları o kılıçlar; ihtimamlı ve bir daha geri çıkmayacak şekilde müsâit yerlerine kanırtarak geri sokulmalı ki, zâten derdi başından aşkın olan Millet’in yüreği soğusun!
“Ekmek parası uğruna / aç karnını doyurmak için garantili iş olarak gördükleri” askerî liselere ve akademilere mecbûren gidenlerin; mâsûm olarak başladıkları yolda, zaman geçtikçe iki de bir “karnı şişip yellenmesi”nin ve bir yerlerinin kalkıp “hizmetçisi olmaları gereken Millet’e efendi olmaya yeltenme”sinin önüne geçilmelidir.
Bugüne kadar Millet’e efendiliğe soyunanların, “Millet’in bağrı ekolü / fraksiyonu” ya da “Millet’in cemâati”nden olmadığı kesin.
Onun için: Hangi fraksiyondan, ekolden ya da cemâatten olduğuna bakmadan; vatan evlâtlarını mayın eşeklerine çeviren başkaldırı rûhunu üfleyen “habis ruh”, koçbaşı ve maymuncuklara çevirip kullanan “hâin el” her nerede ise, bulunup kökünden sökülüp kesilmek sûretiyle MİLLET BEDENİ iyice temizlenmelidir.
Gözleri yeniden dışarıyı görmeye başlayan ve “hop hop hemşerim, masada bir sandalye daha olmalı!” diyen Türkiye’nin kendi içine gömülmesini sağlamak için, GÜDÜMLÜ İŞBİRLİKÇİ VE İSTİSMARCILAR ELİYLE İÇERİDEN CEPHE AÇMA AMACI GÜDEN bu maçta, bir daha maç yapmaya cesâret edemeyecekleri şekilde son golü Millet atmalı ve bitiş düdüğünü Millet çalmalıdır!
EĞER MESELE AKP’nin (AKP=?) YEMİNDE DEĞİŞİKLİK YAPMAK SÛRETİYLE SUBAYLARA ZORLA GİYDİRDİĞİ DELİ GÖMLEĞİNE İSYÂN ETMEK İSE;
BU MİLLET’E DE ZORLA, CEBREN, BAŞINA VURA VURA VE BOYNU VURULA VURULA MODERN DELİ GÖMLEKLERİ GİYDİRİLMEDİ Mİ?
Kendisini kesen baltanın sapının kendisinden olduğunu gören ağacın sessizliğe bürünmesi ve kaderine râzı olması gibi; Millet, kendi Devlet’i ile karşı karşıya gelmemek için derin bir sessizliğe gömülüp kaderine râzı olmadı mı?
Bir ah çeksem karşı'ki dağlar yıkılır.. İşlerine geldikleri gibi davrananlar ,HER üç beş yılda darbe yapıp, ülkenin asli unsuru olduklarını söyleyenler nerede, işbirlikcileri ile birlikte STK lar başta... Meclis çatısı altında ..Adı anayasa olana, ne demeli. Ah birde Reis' ime ihanet edenler.. Mutlaka kılıçları çekenlerin ağababalarına gidilmelidir..
Gardaş bunların mutlaka cezalandırılması gerek.Eğer üstünü örterlerse bu teğmenler ileriki yıllarda milletin başına bela olabilirler.Vesselam
devletine asalak olmuş bu çok da şeyapma,
Aynen Böyle bu orgaze isler