Bu "kazan: kılıç kaldırma" kalkışmasında; 30 Ocak 2025 günü, OLDUKÇA TEHLİKELİ BİR SINIR OLAN 4’e karşı 5 oy çokluğu ile “âdet ile usul yerini bulsun ve dostlar da alışverişte görsün” dercesine karar verildi:
*Atatürk’ün askeri olma ya da olmamayı “inkâr” ya da “dil ile ikrar ve kalp ile tasdîk”in hukuktaki yeri ne kadar flû ise; disiplin kurulunda yer alacak kadar yıllanmış askerler bile karar verirken ihtilâfa düşmüş ve 5 komutandan 4’ü Atatürk’ün askeri olmamayı suç saymamış.
*Muhtemelen hiç “askerlik beyânı”nda bulunmamak, yüksek sesle veyâ kısık sesle beyanda bulunmak da suçun tanımını belirliyor olmalı:
-“Yüksek sesle beyanda bulunmak suç olmalı ki”; çığırtkanlık yapmayan 344 teğmen berâat ederken “suç eşiğini / duvârını aşan” en çığırtkan 6 tânesi ihraç cezâsı yemiş.
-Korsan yemîni gûyâ 7 def’â reddeden, hiçbir şekilde olay mahallinde yer almayan, hiçbir ses tonunda dil ucuyla dahi askerlik beyânında bulunmayan ve “kimin askeri olduğu tesbît edilemeyen” 3 komutan ihraç cezâsı alırken, aynı durumda olan 600 teğmen cezâ almamış.
*Eyleme katılıp da cezâ almayanlar; 15 Temmuz 2016 kalkışmasında Külliye ve TBMM’yi bombaladığı hâlde “ben orada yoktum, tarladaydım: Uçaktaki ben değilim, görüntüyü ve sesi bana benzetmişler!” diyen alçaklar gibi, belki de “valla biz orada yoktuk, görüntüyü ve sesi bize benzetmişler; başkaca bi şey bilmiyok abey!” de demiş olabilirler!.
Reçete belli: Görmedim, duymadım, bilmiyom!
Peh, hepsi hikâye, hepsi palavra!
Bu iş fazla uzamadan ve soğumadan, dumanı üstündeyken bu “provokatör proje subaylar”a en okkalısından bir “balans ayarı” yapılmalıydı!
Bu işin bedeli ödetilmeliydi: Kılıçlar; müsâit yere, sokulması gereken yere sokulmalıydı!
Başka türlü yolu yok bunun..
Bu karar:
*Hâlâ üstümüzden atılamayan bir korkunun eseri olarak mı suya sabuna dokunmayan nitelikte bir karar oldu?
*Yoksa, hâlâ iktidâr olamamış olmanın bir eseri olarak mı KORUMA KALKANI NİTELİĞİNDE oldu?
Orasını biz bilemiyoruz!
Ama: Ordu kademesinde boşluk oluşmaması için böyle bir yol tâkîp edildi ise; tâkîp edilen yol, kesinlikle yanlış bir yoldur.
Ordu kademesindeki boşluğu doldurması için orduda tutulacak olan bu yeniçeriler; vakti sâati geldiği ve “kalk!” borusu çaldığında, aynı orduyu Millet’e karşı acımasız şekilde kullanacaktır.
Eyleme katılan 350 rakamı az bir rakam değil: Zâten, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ kalkışmasında önde gelen komutan sayısı da 350-400 civârında değil miydi?
Bu eylemcilerin DARBECİGİLLER VE KALKIŞMACIGİLLERDEN OLMADIĞINI varsaysak bile, “ahmak ve basîretsiz” oldukları için de orduyu iyi yönetemeyeceklerdir.
Bir yanda ciddi sayıda “hâin ve âsî” ve bir yanda ciddi sayıda “ahmak ve basîretsiz” komuta kademesiyle, ordu da Millet de tehlikede olacaktır.
Bu tarz saldırı fiillerine: Hangi siyâsî görüşten olunursa olunsun ve iktidarda hangi parti olursa olsun; “yaşa var ol asker; oh cânıma değsin!” gözüyle bakılmamalı, bu saldırılar el ve gönül birliği içinde püskürtülmelidir!
Sonuçta, hepimizin içinde bulunduğu “TÜRKİYE GEMİSİ”ni:
*Ya kendilerine tâlimat verilen, harîta ve navigasyonda yeri işâretlenmiş olan limana götürecekler!
*Ya da ellerindeki kılıçlar ve namlularla delecek ve patlatacaklar; geminin dümenini sâhildeki kayalık ve buzdağlarına kilitleyecekler!
Olan, yine bize olacak!
BİZDEN ALDIĞI GÜCÜ SİPER EDİNENLERDEN, ONLARIN BİZE ÇEVİRDİĞİ VE “Ha Bugün Ha Yârın Tepemize İndirildi İndirilecek!” TEDİRGİNLİĞİ YAŞATAN “KILIÇLARIN VE NAMLULARIN GÖLGESİNDE YAŞAMAK”TAN BIKTIK!
O nedenle:
*Bir zamanlar dosta güven ve düşmâna korku veren, Tuna nehrinden de öteye çil çil kubbeler serpen ve bir sevgili gibi hasretle yolları gözlenen bu ordu; TÜRKMÜŞ GİBİ ORDUYA GİRİP DE ORDUYU TÜRK’E KARŞI KULLANAN hâin ve âsîler ile AKILLI GİBİ GÖRÜNÜP CAKA SATAN ahmaklardan arındırılmalıdır.
*Muhammed’in ordusu olarak dünyâya nam salan Türk ordusu, aslî fonksiyonu olan “İ’lâ-i kelimetullâh = Allah ismini yüceltme ve yücelerde tutma” fonksiyonuna kavuşturulmalıdır!
*Kopmuş olan “Türk milletine sadâkat zincîri”, kopmayacak şekilde tâmîr edilmeli ve gerekirse zincîrin yenisi îmâl edilmelidir!
*Ordu, daha işin başında “emre itâatsizlikte ısrâr eden” hâin ve âsî ya da ahmak ve basîretsiz olduğu belli olanlara teslîm edilmemeli; eyleme katılan ama cezâ verilmeyen diğer teğmenler de ordudan atılmalıdır.
*Kılıçların namlusu ve nâmûsu ile Millet’in nâmûsu temizlenmelidir!
*Askerlere; sâdece Türk milletinin askeri oldukları, kılıç ve namluyu hangi tarafa çevirmesi gerektiği öğretilmelidir!
*Her fânî gibi Atatürk de ölmüş ve gitmiş olup her kim Atatürk’ün suçları üzerine “kubur fâresi gibi” geçmişi deşeliyorsa, her kim Atatürk’ün umdeleri üzerinden Millet’e tâciz ve tecâvüzde bulunuyorsa; YA AHMAKTIR YA DA AJANDIR.
Bu nedenle, “Türk milleti ile Atatürk ve cumhûriyet arasında” ve “Atatürkçü olmayanlar ile Atatürk arasında” bir sorun varmış gibi:
KENDİ MENFÛR EMELLERİNE ULAŞMAK AMACIYLA sürekli geçmişi karıştırıp çatışma çıkartmaya ve körüklemeye çalışan “ASKER VE SİVİL KÖKENLİ KUBUR FÂRESİ AJAN VE AHMAKLAR”a, POTANSİYEL KUBUR FÂRESİ AJAN VE AHMAKLARA İBRET OLACAK ŞEKİLDE gereken ders verilmelidir!
Bu arada:
“Kendinin bir varlık olduğunu fark etmek için bize sataşan” ve “arslanı deli edip peşine taktığı için kendini değerli hisseden çakal gibi” bize sataşarak değerlilik hissi yaşayan..
Sınava girmenin dışında bir zahmet çekmemiş; okuduğu süre boyunca Devlet’in sırtından geçinmiş, henüz devlet ve millet için alnı terlememiş ve beyni çatlamamış olan bu çömezlerin zâyî olan emeği ve yenilen haklarından bahseden ..
Arkadaşlara bir sorum olacak:
Yüzlerce general, albay, yarbay, yüzbaşı, astsubay, uzman çavuş “Allah!” dediği için gözünün yaşına ve yıllardır verdiği emeklerine bakmadan ordudan atılırken; şerefiniz neredeydi, doğuştan mı hiç yoktu sonradan mı kaybettiniz?
Ve eyyyy sen düşmânım:
*Sen bana “gündüzün geceye muhtaç olması gibi” zâten lâzımsın!
*Ama hiç değilse mert ve delikanlı ol, sinsi hareket etme; benimle alay etme ve dalga geçme, toptan ahmak yerine koyma!
Beni düşmanlığın değil, bu ahlâksız tutumun ifrit ediyor!
Ve eyyyy sen, dostum; ahmaklığa son ver, uyan ve kendine gel!
Kış günü akşam saat 20:00, vatandaş sokaktan el ayak çekmiş, fort transit ekip arabası içinde seyir halinde iken bir ara KAFAMDA BERE OLMADIĞI İÇİN (sivil müdür görmüş) usule uygun savunma alınmadan (olayın sebebi sorulmadı sadece bere var mıydı yok muydu sorusunun cevabı istendi) il polis disiplin kurulu tarafından maaş kesimi cezası verildi, daha önce sicilim temiz olduğu için bir alt kademedeki kınama cezası uygulandı... Halbuki bir an sıcak bastı kafamı kaşımam gerekti hepsi buydu. Yani memleket o derece adil ve disiplinli en ufak bir olumsuzluğa mahal yok öyle deme
Üstat yine sıra dışı bir cesaretle kalem çekmişsin lakin hala darbe anayasası ve darbe mevzuatı geçerlidir devlet mezarlığından ve resmi kayıtlardan askeri cuntacıların ve resimleri ve dahi idari uygulamaları kaldırmadıkça hayır çıkmaz netice olarak diyorum ki bir devrim ki devrimi devirecek!
Yazının bir bölümünde 'Allah' diyenler ordudan atıldı diyorsunuz, o 'Allah' diyenler arasında feto culer de vardı ondan dolayı atılmış olmasınlar!