Kim Milyoner Olmak İster

Bazı yarışmacılar da çok konuşuyorlar…

Belki konuşarak heyecanlarını azaltmaya çalışıyorlar ama insan biraz kendini kontrol eder.

Soru soruluyor,diyelim ki doğru cevap : “Gitar”

Cevabı bildiğinden emin..Süre bitene kadar başlıyor gitar hakkında konuşmaya :

— Gitarı çok severim.İki ay gitar kurslarına gitmiştim.Bigün evde arkadaşlarla birlikte oturuyoruz,bana,bişeyler çalar mısın dediler,çalarım dedim,gitarı aldım,çalmaya başladım,o sırada gitarın teli koptu.Tam da şeyi çalıyordum, Rodrigo’nun gitar konç..

— Süre bitiyor!

— A-şıkkı gitar,son kararım!.

Eee?.Rodrigo ne oldu?.

Boşver Rodrigo’yu,yarışmadan daha mı önemli?..

Sonra bir hayvan sorusu geliyor.O sorunun da cevabını biliyor..Diyelim ki cevap : Kedi.. Başlıyor kedilerle ilgili konuşmaya :

— Benim de var evde iki tane kedim.Birinin adı Sarman,birinin adı Çorman.Sarman geçen gün hastalandı veterinere götürdüm,veteriner de bizim apartmanda oturuyor.Biz de o apartmana yeni taşındık,daha önce Bostancı’da oturuyorduk.Aslen Rumeli göçmeniyiz.Üç kardeşiz.Ben en küçükleriyim,kedi son kararım!…

Peşinden sesli soru geliyor,sorudaki şarkıyı dinliyor,cevap Sezen Aksu..Belli ki biliyor.Cevap verme süresi başlıyor.

Ulan versene cevabı!

Yok ille sürenin sonuna kadar uyuz edecek herkesi.Sezen Aksu’yu ne kadar sevdiğini,en çok hangi şarkılarını beğendiğini anlatmasa olmaz..

Süre bitti,bitecek,son saniyede panik halinde,

— B- şıkkı,Sezen Aksu,eminim,son kararım!!..

İnan ki,ne bizim ne Sezen Aksu’nun buna ihtiyacı var…

1) Anlattıkların ilginç değil.

2) Anlatışın ilginç değil.

3) Anlattıkların bizi ilgilendirmiyor..

O halde seni neden dinleyelim?.

Bu gereksiz gevezeliği,bir kere,iki kere,üç kere yapsalar,bir kere ara verip sonra yine yapsalar aldırmazsın ama üst üste her soruda yapınca,sinirlerinde hareketlenme başlıyor..

Barajı geçip,süreli sorular bitti mi yandın.Süre kısıtlaması yok ya,anlattıklarına en başından başlıyorlar…

Valla kusura bakmasınlar,ben,o yarışmacılar için içimden “İnşallah konuşurken süre biter de elenirsin” diyorum.

Ayıp mıdır yaptığım?

Hiç de değil..

Bozulan sinirlerimi düzeltebilmek için tepki vermem,ruh sağlığım için gerekli.Tıp’ta ayıp diye bir şey yoktur…

Bu yarışmaya başvurmak da,sağlam bir sinir sistemi gerektiriyor..

Milyoner olmayı istemek bile çok zor..

İnternetten,başvuru formundaki sorulara baktım,sinir uçlarım sızlamaya başladı…

Ad..Soyad..Yaş..İş..Adres..Telefon numarası falan tamam da,

Neden başvuru formunun başına fotoğraf koymak zorundayız?.Güzellik yarışması mı bu?..

Hadi diyelim ki,çirkin olduğum için fotoğraf şartına karşı çıkıyorum,

Peki,

“Konuştuğunuz yabancı diller hangileri” sorusunun yarışmayla nasıl bir ilgisi var?…

“Yurt dışında nereleri gördünüz?” sorusu neden gerekli?

— Hawai’yi gördüm..Ama beraber tatile çıkacağız diye soruyorsanız,Maldivlere gidelim!..

“Çocuğunuz var mı?” sorusunun maksadı ne?..

Varsa ne yapacaksın,yoksa ne olacak??..

Çocuğu olanlarla,olmayanlar farklı kategorilerde mi yarışacak?..

Çocukların varsa,ilk soruda elenirsen,utancından çocuklarının yüzlerine bakamayacağın,onları terk edeceğin mi varsayılıyor?..

Çocuğum olmuyordu,evlat edindim,o sayılır mı?..

Çocuğum gibi sevdiğim bi arkadaşımın oğlu var,o geçer mi?..

— Okuduğunuz dergi ve gazeteler hangileri?

— Neden??..

Yarışmada sıra beklerken,bekleme salonundaki sehpanın üzerine okuyalım,vakit geçsin diye koyacağınız gazeteleri mi belirleyeceksiniz?..

— Hedeflediğiniz para ödülünü kazanırsanız,o parayı ne yapacaksınız?

— Sana ne!..Koşullu para mı bu?..İMF’misin,dünya bankası mısın?.Nereye istersem harcarım,sana mı soracağım harcarken?..

— Bir milyon liralık soruyu siz sorsanız,ne sorardınız?

— Niye ben soruyorum?..Yarışmayı ben mi sunacağım?..

— Annenizin mesleği nedir?..

— Annemi niye karıştırıyorsun?..

— En beğendiğiniz üç kitap,üç film hangileridir?

— Neden soruyorsun?.Hakkımda yargıda mı bulunacaksın?.Sana bu haddi kim verdi?..

En beğendiklerimin sayısı üç değil de beş ise,artanları ne yapacağım?…

En beğendiğim iki tane ise,üçüncüyü nereden bulacağım?…

Başvurmak için ne zaman internete girsem,soruları görünce sinirlenip çıkıyorum…

Değer verdiğimiz büyük fikir adamları, konuşmalarında,yazılarında hep “Soru sorun..Soru sormaktan çekinmeyin,soru sormaktan korkmayın” derlerdi.

Haklılarmış..

Görüyorsunuz işte soru sormanın insana neler kazandırdığını..Yarışmanın sunucusu,sadece soru sorarak ayda 3-4 yüz bin lira kazanıyor.

Cevap veren yarışmacılar,60 bin liradan yukarı çıkamazlarken,o soru sorarak 300 bin liradan aşağı inmiyor..

Hayatımız boyunca hep cevap aradık,cevapların peşinde koştuk.Elimize ne geçti?.Kocaman bir hiç!..

Meğerse mutluluk,cevap aramakta değil,soru sormaktaymış…

Bu yarışmaya katılmayı çok istiyorum..

Neden biliyor musunuz?

Yarışmadan çok para kazanıp,daha iyi bir hayat yaşamak için mi?..Hayır!

Çok borcum olduğu için mi?..Hayır!.

Çok para kazanırsam,iş kurabilirim,ekonomiye katkım olur,vergi veririm,devlet kazanır,çevreme faydam olur,istihdam yaratırım diye mi?..

Kessinlikle hayır!

Elbette daha iyi bir hayat yaşamak istiyorum..Daha iyi bir hayat,yaşa beni dedi de,hayır mı dedim?.

Borç desen,borcum da var..Borçlarımı birbirine eklesem,bağlantı yolları,viyadükler dahil,boğaza köprü olur.

İş kurup,patron olup,benden daha yüksek tahsilli,benden daha değerli insanları emrimde çalıştırma hazzını da yaşamak istiyorum..

Ama onlar ayrı konu..

Peki o zaman niye yarışmaya katılmak istiyorum?

Sırf,

“Bir milyonluk soruyu görebilmek için…”

Birçok yarışmacıda bu arzuya şahit oldum..

Ben de aynı arzunun esiriyim..

Hatta,bir milyonluk soruya kadar gelsem, soruyu bilsem bile parayı almam.

Al diye ısrar ederlerse, “Valla almam.Ben buraya para için gelmedim,bir milyonluk soruyu görmek için geldim.Hayatta bir milyondan daha önemli şeyler var.Dünyada görmediğim yer kalmadı,bitek bir milyonluk soru görmedim.” derim..

Bir milyonluk soruyu görmek için,imkanım olsa, bir buçuk milyon veririm.

Yani,o derece paradan daha önemli benim için o soru.

Para mutluluk getirmez.Bunu kesin olarak biliyoruz.Ama soru mutluluk getirir mi?.Onu bilmiyoruz.Çünkü sorunun ne olduğunu bilmiyoruz…

Yarışmalarda zaten önemli olan kazanmak değil,katılmak..

Elenen yarışmacıların, “Olsun..Önemli olan sizinle tanışmak,binlerce adayın arasından sıyrılıp buraya kadar gelebilmek” demeleri de bunun kanıtı…

Yarışmada para ödülü olmasa,

Hatta,yarışanların üste para verdikleri “Kim bizi milyoner yapmak ister” isimli bir yarışma olsa,

Yine aynı coşkuyla katılırdık kanaatindeyim..

Oraya kadar gelebilmek,

Yani,yarışmanın yapıldığı binaya kadar gelebilmek,

Yarışmanın ünlü sunucusuyla tanışmak,bir metre yakınına kadar yaklaşmak,

Her türlü sıkıntıya,üzüntüye,hayal kırıklığına değer..

Ki,normalde ünlülere 100 metreden daha fazla yaklaşmak,tehlikeli ve yasaktır.

Tehlikesi şu : Çok sevdiğiniz bir ünlüyse,heyecandan bayılabilir veya ayağı takılıp üzerinize devrilirse,karizmasının altında ezilip,zarar görebilirsiniz…

Hayat da yarışma gibidir..Örneğin,önemli olan sevişmek değil,birlikte yatağa girmektir.

Yemek yemek değil,sofraya oturmaktır..

Önemli olan iyi yaşamak,mutlu olmak değil,hayata katılmak,dünyaya gelmektir..

Doğru dürüst yaşayamadığımız ve de yaşatılmadığımız bir hayatın sonunda,aynı alçakgönüllü tavrımızla bizi yönetenlere şöyle söyleyebiliriz :

 — Olsun..Önemli olan sizlerle tanışmak,milyonlarca spermin arasından sıyrılıp dünyaya kadar gelebilmek…

Hiç gelmese miydik acaba dünyaya?..

Belki hemen arkamızdaki spermin bizden daha fazla şansı olacaktı..

Bilemiyorsun işte…

Bilsek,kenara çekilir,ona yol verirdik :

— “Git kardeşim!..Benim içimde mutlu olamayacağıma dair bir his var..Belki senin şansın yaver gider..Bizi unutma.. Bizim için de yaşa…”

Son söz :

Son söz bulamadım…

Komedi Mizah Yazarı Yücel Ziko

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.