‘Aile babasının evin genç kızını, sevmediği bir adamla evlenmeye zorlaması’ eski Türk filmlerinde sıklıkla rastladığımız bir senaryodur.
Bu senaryonun günümüzde siyasete evirilmiş hali, söz konusu ittifaklardır.
Gözlenen o ki; birbirlerine en kolay yakıştırılabilecek AK Parti ve MHP ittifakı dahi, tarafların duygu dünyalarında kabul görmekte zorlanıyor.
Örneğin Pendik’te MHP’nin kendi adayı Murat Şahin’i geri çekmesi, ülkücü camiada ve parti tabanında hayal kırıklığına yol açmış bulunuyor.
Bir çok MHP’li açık açık ya oy kullanmayacağını ya da AK Parti’ye değil adaya göre hareket edeceğini söylüyor.
AK Partililerin derinlerine indiğimizde de MHP’ye bir itiraz var.
‘Bu MHP’liler ittifak mittifak derken partiyi ele geçirecekler’ söylemi başta olmak üzere, alttan alttan versiyonlara ayırabileceğimiz türlü itirazlar barındırıyorlar.
Diğer tarafta CHP – İyi Parti ilişkisi Türk halkının pek de içine sinmediğini ‘anlaşmalı evlilik’ uygulamasına dönmüş.
Bir taraf ‘ne kadar az verirsem o kadar iyi’ diye düşünürken, diğer taraf ‘ne koparırsam kar’ zihniyeti ile hareket ediyor.
Ortada aşk meşk yok!
Siyasi senaryoda bir de, ‘filmdeki kötü adam’ var.
O da HDP.
Kimse sevmiyor ama yeri geldiğinde ihtiyaç duyulduğu için ‘ötekileştirilip’ bir kenara atılmıyor.
HDP ayrıca, senaryoya ‘aksiyon’ katmak için de vazgeçilmez bir aktör…
Ana afişte yer almasalar da ‘Bir gün başrol oynayacağım’ rüyası ile avunan figüran rolündeki partiler de mevcut elbette.
Ayrıntılarına girmeden özetlemek gerekirse; siyasi arenada ‘evlilikle’ sonuçlanmayacak ‘günübirlik ilişkilerin’ yaşandığı bir kurgu sahneleniyor.
Bu yüzden; her türlü aldatmaya, iki yüzlülüğe, sahteciliğe, menfaat hesaplarının, kişisel hırsların verilen sözleri unutturmaya elverişli olan bu durum ‘beklenmedik’ gelişmelere de yol açabilir.
Ama işin belki de en ilginç tarafı; günümüzde ‘beklenmedik gelişmelere de’ reyting malzemesi olarak ihtiyaç duyulmasıdır…