‘Her şerde bir hayır vardır’ söylemi, eskilerin sık kullandığı bir söylemdir.
Bu söylem, özet bir irdeleme yapacak olursak; yaşanan ‘şer’ yani kötülükten ders almak, bundan çıkarılacak sonuçlarla iyi şeylere yönelmek kastını taşır.
Bu noktada önemli bir ayrıntıyı daha fark etmek şarttır: Kötülükten ders çıkarmamış-çıkaramamış isek, kötülük kötülüğüyle kalacak, ’hayır’ yani iyi işlere yönelme noktasında herhangi bir ilerleme söz konusu olmayacaktır!
Yaşanmakta olan koronavirüs vakasını topyekün bir şer olarak değerlendirirsek; “ Hayır bunun neresinde?” ve beraberinde “ Bu şer’den iyiye evriltmek üzere çıkarılacak dersler nelerdir? “ soruları da değerlendirmenin içinde yer alır.
İşin ‘şer’ kısmı, basın yayın organlarında yeterince ele alınmakta. Dolayısıyla bu köşe yazısında sizlere ‘çıkarılması gereken dersler’ kısmına dair bir iki özet düşüncemi paylaşacağım.
Koronavirüs vakası gösterdi ki; dil, din ,mezhep, ırk, zengin-fakir, kadın-erkek, yaşlı-genç, eğitimli-eğitimsiz, mühendis-çöpçü vs ayrımı yapmaksızın, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde de ifade edildiği üzere – Maalesef pratikte sadece kağıt üzerinde yazılı kalmış bulunuyor- ‘önce insan’ olduğumuzu fark etmeliyiz.
Geleceği planlarken bu gerçeği göz ardı etmeden, yaşamı buna göre dizayn etmeye başlamalıyız.
Yani özgür, sağlıklı, güvende, yasalar önünde eşit, gelecek korkusu olmadan yaşayabileceğimiz bir anlayışı dünya hayatına hakim kılabilmeliyiz.
Yani bir virüs gibi içimize işlemiş olan ve şu ya da bu şekilde milyonlarca insanın ölümüne yol açan ‘savaşmak’ güdüsünü bastırabilmeli, Kızılderililerin deyimi ile “savaş baltalarını toprağa gömerek” dünyanın tüm ordularını, ‘insanlık suçu işliyorlar’ gerekçesi ile lağv edebilmeliyiz.
Yani dünyanın hepimize ait olduğunu ve hayatın sınırlı süreli olduğunu görerek, birbirimize koyduğumuz yasakları-sınırları gevşetebilmeli, serbest dolaşım hakkını herkes için geçerli kılabilmeliyiz.
Yani birbirimizle iletişimi kısıtlayan farklı farklı dillerin yanı sıra, tüm insanların birbirleriyle doğrudan ve kolaylıkla iletişim kurabileceği ’ortak bil bir dil’ oluşturabilmeliyiz.
Yani dünya hayatında; her insanın insanca yaşayabileceği ekonomik bir gelire sahip olabileceği, kimsenin gözünün kimsenin malında, servetinde, lüks yaşamında olmadığı, emek – sermaye barışının dozunda gerçekleştiği, adil bir düzen oluşturma yolunda mesafe alabilmeliyiz.
Böylelikle koronamızı da evcilleştirmiş oluruz!
Aksi takdirde; birtakım sapık-hastalıklı zihniyetlerin ‘dünya nüfusunu beş yüz milyonun altına indireceğiz’ düşüncesi, yapay zeka robotların insanlardan rol çalarak hüküm sürdüğü bir dünyaya doğru evrilme tehtidi, güç kazanarak sürebilecektir.
Asıl korkmanız, sakınmanız gereken ve her yaştan herkesi etkileyecek koronavirüs de budur….