KÖŞKLERDE AĞIRLANIRSINIZ

Kitapların Köşklerinde Misafir Olmak

Kitap okumak, insanın kendini en güvenilir ve en derin yolculuğa çıkarmasıdır. Shakespeare gibi büyük kalemlerin eserlerini okurken, bir yazarın değil, bir dönemin, bir ruhun evine davet edildiğinizi hissedersiniz. O, konuşur; siz dinlersiniz. Sayfaların arasında, ne açlık hissedersiniz ne de susuzluk. Kelimeler bir sofraya dönüşür; iştahınızı da susuzluğunuzu da keser.

Shakespeare’in dünyasında, iki gündür Romeo ve Juliet’le yol alıyorum. Ne anlattıysa uykularımı kaçırdı, düşündürdü, hissettirdi. Onun söylediklerini dinlerken, kendinizi zamanın ve mekânın ötesinde bir köşede bulursunuz. Usulca sözünü kesmeden, onun dünyasına bir misafir gibi girersiniz. Sizi ağırlayan bir ev sahibi gibi, ne iş çıkarır ne de masraf yaptırır. Sadece zenginleştirir.

Kitap okumak, insanı köşklerde ağırlanmış gibi hissettirir. Her kelime, her cümle, yazarın zarif bir ikramıdır. Bu ikramların arasında gezerken, bir an olsun yoksunluk hissetmezsiniz. Bilakis, ruhunuzun doygunluğu, düşüncelerinizin zenginliği artar. Kitapların dünyası, sıradan bir okuma eyleminden çok daha fazlasıdır. Bu, zihinle yapılan bir yolculuk, hayal gücüyle dokunan bir maceradır.

İşte bu yüzden, kitaplarla yolculuk etmek en güvenilir ve en zarif yolculuktur. Çünkü her seferinde yeni bir köşke davet edilirsiniz ve o köşklerde bir misafir değil, o dünyanın bir parçası olursunuz.
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.