“Rus Kozmonot Sergei Krilyakov, Sovyetler Birliği’ne ait uzaydaki MİR istasyonundan, yine bu istasyonla kenetlenmek üzere uzaya fırlatılan Soyuz TM 13 uzay aracına binerek Kazakistan’daki Baykonur Üssü’ne indi.
Tam 10 ay boyunca uzayda tek başına yaşamak zorunda kalan Kozmonot Sergei Krilyakov’un ilk işi; anne, baba ve diğer aile fertlerine sarılarak hasret gidermek oldu”
Yaklaşık 20 yıl önce yaşanan bu olay, çeşitli tv ve gazete haberlerine de konu olarak, tarih sahnesinde yerini aldı.
Tabii bu arada yazılmayan, sözü edilmeyen ama üzerinde durulmadan da geçilemeyecek bir husus daha vardı.
Dünya ve dünyevi yaşamdan tam 10 ay boyunca uzak kalan ve uzayda yapayalnız bir varlık olarak yaşamaya devam eden Rus kozmonot, bu süre zarfında hangi duygu ve düşüncelerle baş başa kalmıştı?
Elbette hiç geri dönememe ihtimali her zaman mevcuttu.
Bu ihtimalin ışığında, dünyada olup bitenleri nasıl değerlendirmişti? Bakış açısı değişmiş miydi?
Mesela, o tarihlerde Çeçenler’i katletmek üzere görevlendirilmiş askeri birliklerin içinde bulunmak ister miydi?
Kupada eşleşen Dinamo Moskova – Herta Berlin maçında, Moskova’nın tur atlaması; bulunduğu yerden baktığında kendisi için ne kadar önemliydi?
Evrenin büyük bir patlama sonucu oluştuğu, Tanrı’nın olmadığı, insanoğlunun maymundan insana dönüştüğü, Karl Marx’ın fikirlerinin tüm dünya düzenini değiştirecek değerli düşünceler olduğu konusunda eski kanaatlerini aynen muhafaza ediyor muydu?
İyi – kötü – çirkin – güzel – doğru – yanlış – mutluluk ve mutsuzluk gibi kavramlar; burada geçirdiği 10 aylık süre içinde, daha önceki tanımlarından farklı anlamlar kazanmışlar mıydı?
Oradayken; sevgi neydi, kardeşlik neydi, dostluk, barış, paylaşma, yardımlaşma neydi?
Kin, nefret, kavga, yalan, hırsızlık; mal varlığı edinmek, denizi seyretmek; yıldızlara, aya, güneşe bakmak; yürümek, koşmak, konuşmak ne anlama geliyordu?
Ülkeler, coğrafyalar, sınırlar, milletler ve savaşlar hakkında ne düşünüyordu?
Gerçek ve gelecek, başlangıç ve son neyi ifade ediyordu?
O güne kadar kendisine öğretilenlerin kaçı hala geçerliliğini koruyabilmişti?
Belki de kimse ona bunları sormadı!
Ya da gazete sayfalarında bu tip sorulara verilen cevaplar, ‘dünya aklı’ ile değerlendirilip önemsenmedi.
Ajansların ‘Krilyakov’un 10 ay sonra dünyaya dönüş yaptığı’ haberini, yayımlandığı günlerde okuyanlar da, bunu çoktan unuttular bile…
Yani, şimdi sıfır değeri var!
Fakat sözünü ettiğim detaylarla ilgili sorulara verilebilecek cevaplar, bunca zaman geçmiş olmasına rağmen eminim bu gün de, gelecek yüzyılda da merak edilecek…
Şu an merakımızı gidermek üzere Sergei Krilyakov ile sohbet etme imkanına sahip değiliz.
Ama dilersek; kendimizi uzun süre uzayda tek başına kalmış bir insan yerine koyarak, bu tür bir soru – cevap oyunu oynayabiliriz.
Doğal olana yaklaşamayız belki ama, hiç olmazsa Krilyakov’u güldürmeyi başarırız…