Kalp ve damar cerrahı Doç. Dr. Cem Arıtürk: “Bazı kalp-damar hastaları için oruç tutmak tehlikeli olacağından kesinlikle önerilmez. Dolayısıyla hastalar, doktorlarının önerileri doğrultusunda hareket etmeli, eğer doktorları izin vermiyorsa kesinlikle oruç tutmamalılar. Oruç tutabilecek kalp hastalarının ise ramazan boyunca dikkatli olması gereken konu, beslenme şeklidir.” dedi.
Vücudun ihtiyacı olan yağ tüketimi için doymamış yağlı besinlerin tercih edilmesine dikkatine çeken Kalp ve damar cerrahı Doç. Dr. Cem Arıtürk, “Doymuş yağ içeriği yüksek besinleri ise belli ve gerekli ölçülerde tüketin, ‘kötü’ olarak nitelendirdiğimiz trans yağlardan mutlak suretle kaçının. Buna nazaran salata ve yemeklerinizde yüklü olarak zeytinyağı ve ayçiçek yağını kullanabilir; zeytin, avokado, badem, ceviz, yer fıstığı, fındık, ay çekirdeği, mısır üzere besinler ile somon, uskumru, hamsi, alabalık üzere balık çeşitlerine beslenme sisteminizde yer verebilirsiniz.” sözlerine yer verdi.
Liv Hospital Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzm. Dr. Saida Dashdamirova da oruç tutmanın, Diyabet hastaları için taşıdığı mümkün ve önemli riskler hakkında bilgi verdi.
Dashdamirova açıklamasında, “Yüksek riskli hastalar, oruç tuttukları vakit önemli kan şekeri düşüklüğü ve kan şekeri yüksekliğinin yanı sıra bedende sıvı kaybı (dehidratasyon), tansiyon düşüklüğü, bayılmalar, yaralanmalar, tromboz (kanda pıhtı oluşumu) üzere komplikasyonlar yaşayabilir.” görüşünü savundu.
Liv Hospital Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzm. Dr. Saida Dashdamirova, şu tekliflerde bulundu:
“Tip 1 diyabeti olanlar, akut hastalığı olanlar, diyalize girenler, önemli şeker düşüklükleri yaşayanlar, şekerinin düştüğünü fark edemeyenler, üç aylık ortalama kan şeker testi yüzde sekizin üzerinde olanlar, son üç ayda diyabete bağlı koma, şeker yüksekliği yahut düşüklüğü ile hastaneye yatışı olanlar, şeker hastalığına bağlı organ hasarı gelişenler, yalnız yaşayan insülin yahut sulfanilüre kümesi ilaç kullananlar, 75 yaş üzeri olan hastalar, çoklu insülin tedavisi alanlar yüksek riskli olarak kıymetlendirilir. Bu hastaların oruç tutması önerilmez, ancak oruç tutmakta ısrarcı olurlarsa şahsileştirilmiş bir tedavi planı oluşturulmalı, hasta gerekli eğitimi almalı, her zamankinden daha sık parmak ucu kan şekeri denetim edilmelidir. Parmak ucu kan şekeri ölçümü ve kan vermek orucu bozmaz. Hasta, kan şekerini ölçtüğünde 70 mg/dL’nin altında veya 300 mg/dL’nin üstünde olursa yahut kendini makus hissederse mutlaka orucunu bozmalı; kan şeker seviyesinde düzelme olmazsa hastaneye başvurarak tıbbi yardım almalıdır. Kan şekeri 70 mg/dl altında ölçüldükten sonra oruca devam etmek ise hayati risk getirebilir.”
Liv Hospital Bayan Hastalıkları ve Doğum kısmından Op. Dr. Gamze Baykan Özgüç “Hamileyim, oruç tutabilir miyim? Tutarsam bunun bebeğime etkisi nasıl olur” üzere soruların karşılığının her hamile için farklılık göstereceğini belirtti:
Özgüç, “Birçok çalışma, orucun gebelik ve bebek üzerinde yaptığı etkilerin anlamlı sonuçlar yaratmadığını göstermektedir. Fakat gebelikte düzenli ve kaliteli beslenme ile sıvı tüketimi düzeni oldukça önemlidir. Uzun süreli açlık durumunun ve sıvı alımının olmamasının genel etkilerini, gebelerin doktorları ile birlikte değerlendirmesini ve oruç tutma kararını buna göre almasını öneririm.” diye konuştu.
“Oruç tutmak konusunda kararlı olan gebelerin ise iftar ve sahur arasında zamanı bölerek beslenmeleri, yağlı karbonhidratlı gıdalar yerine tok tutucu protein desteği yüksek olan gıdaları tüketmeleri ve su içmeyi ihmal etmemeleri gerekir.” halinde bilgi veren Op. Dr. Gamze Baykan Özgüç birtakım sıhhat sorunları olan anne adaylarının ise muhakkak oruç tutması gerektiğini hatırlattı. Op. Dr. Gamze Baykan Özgüç “Hipertansiyon, böbrek hastalığı, diyabet, erken doğum riski, bebek gelişme geriliği gibi var olan gebelik riskleri ile takip edilen gebeler kesinlikle oruç tutmamalıdır” dedi.�
Hibya Haber Ajansı