KÜÇÜLEN UMUTLAR…(Mizahlı Yazı)

Yaş büyüdükçe,umutlar küçülüyor…

Her yaşın,her yaş grubunun farklı umudu var…

Gençken umutların daha büyük..Çünkü önünde zaman çok..Gerçekleştirebilme ihtimalin var..

Yaşlandıkça umutların küçülüyor,çünkü önünde zaman yok,gerçekleştirebilme ihtimalin az..

Fakirsen,daha çok hayal kuruyorsun.Zenginsen,elindekilerle meşgulsün,hayal kurmaya vakit kalmıyor…

Hele genç fakirsen,hayallerin,umutların sınırı yok..

Yirmili-fakirli yaşlarımda,oturduğum semtten uzaklaşır,zengin semtlerine gider dolaşırdım..

Büyük apartmanlara bakardım..Büyük..Koskocaman..Beş katlı,altı katlı,yedi katlı devasa apartmanlara..                           

Kimdir bunların sahibi?…Nasıl dikmişler bunca büyük apartmanları?..O apartmanlarda oturanlar kimler?..O daireleri alacak parayı nerden bulmuşlar?..Çok mu çalışmışlar?..Miras mı kalmış?..Şans mı,kader mi?..Şans niye bizim oralara hiç uğramamış,kader niye bizim kapımızı çalmamış?…

Bizim de böyle bunlar gibi,yanyana iki tane apartmanımız olamaz mıydı?…

Onar katlı,iki tane apartman…

Her katta dört daireden,iki apartman seksen daire eder…

Apartmanların altında da,ikişerden,dört tane dükkan?..

Bugünün fiyatlarıyla daireleri bin liradan kiraya versen…

Hadi bin liraya verme,beşyüz liraya ver anasını satayım,seksen dairenin kirası,ayda kırk bin lira eder…

Dükkanların kirası daha yüksek olur..Hadi onları da en kötü biner liradan kiraya versen,dört dükkan,dört bin lira,toplam kırkdört bin lira…

Atarım bankaya faize…Her ay faizin yarısını çekerim,öbür yarısı da,ana paranın üzerine eklenir,para değer kaybettiği zaman,kendini korur…

Otuzlu yaşlarımın başlarında,iki tane apartman hayali kurmaktan vazgeçtim…

“Şöyle bir tane apartmanım olsa..Her katta dört daire;altta iki dükkan?…Ayda yirmiiki bin lira yapar…

İster faize yatırırım,ister dükkan açarım,keyfime kalmış…

Otuzlu yaşlarımın sonlarına doğru,on kattan vazgeçtim,beş katlı apartman hayali kurmaya başladım…

Altta da bi dükkan olsa yeter…

Kırklı yaşlarımda iki daireye fit oldum…

Az şey mi iki daire?..

Altta dükkan mükkan da istemem..

Dairenin birinde oturur,öbürünü de kiraya veririm..

Bir de işe girerim…Bir maaş,bir kira geliri…Evim de var..Ohhh!…Bundan iyisi var mı?…

Elli yaşıma gelince,kiralık evlere bakmaya başladım…

Çünkü oturduğum evin kirasını ödeyemez oldum..

Şöyle ucuz bir kiralık ev olsa…

İki oda,bi salon…

Bi oda,bi salon da olur…

Hatta salon da olmasın,dış kapıyı açtığım gibi odaya gireyim….

Şimdilerde yine o büyük apartmanlara bakıyorum…

Yok,hayal kurmuyorum,sadece bakıyorum…

Hayal kuracak gücüm bile yok…

Evleneceğim kadın konusunda da büyük hayallerim vardı…

Önce,yirmi yaşında çok güzel bir kadınla evlenmeyi hayal ettim..

Yaşım biraz ilerleyince “Yirmi yaşında ama az güzel de olabilir” dedim..

Yaşım biraz daha ilerleyince,önemli olanın dış güzellik değil,iç güzelliği olduğuna karar verdim..

Ama otuz yaşında olmalıydı en fazla..

Sonra otuz yaşındaki kadınlar bana amca demeye başlayınca,kırk-kırkbeş de olabilir dedim..

Sonra,yaştan da,güzellikten de vazgeçip,evi çekip çevirecek,yemeğimi yapacak birini aradım…

Onu da bulamadım…

Yazarlığa başladığım zaman da çok büyük hayallerim vardı..

Nobel’den aşağısı kurtarmaz beni diye düşünüyordum…

Leblebi-çekirdek gibi satılacaktı kitaplarım..

Dünyanın bütün dillerine çevrilecekti..

Yayınevleri,kitaplarımı basmak için sıraya gireceklerdi,ben de kimseyi kırmamak için,kitabımı basacak yayınevini kurayla belirleyecektim…

İşin içinde biraz yol alınca,Nobel’den vazgeştim,ulusal çapta,Edirne’den Kars’a,bikaç da balkan ülkesinde kitaplarım yayınlansa bari dedim..

Şimdi bulunduğum noktada ise,”Şu elimdeki hikayeleri parasını verip bi matbaada kitap haline getireyim de,eşe-dosta dağıtayım,yazık olmasın” diyorum…

Gençlik,sağlık..Sağlık,moral..Moral de,güç demek…

Gençken,yüz yaşını rahat bulurum diyordum,elliye geldim,yüzelliye gelmiş gibi hissediyorum kendimi…

Sağlık,güç,cesaret,umuda bağlıymış meğer…

Etrafımdaki insanlara tutunarak umut eder,hayal kurardım..

Yalan söylemezlerdi,aldatmazlardı,güvenirdim..

En büyük hayal kırıklığı bu oldu..İnsanlara güvenemez oldum..

İnsan olduğum için kendime de güvenemiyorum…

Bi söz veriyorum kendime,sonra kendime verdiğim sözü tutmuyorum..Bir oluyor,iki oluyor,üç oluyor,tamam diyorum,bi daha konuşmayacağım kendimle…ki,kendimle çok sık konuşurum…Sonra kıyamıyorum,o kadar iyiliğim dokundu kendime diyorum,affediyorum kendimi.Ama nereye kadar?..

Yaşamın kaynağı umutmuş…

Boş da olsa,umut gerekli..

Bende şimdi o var..Yani boş umut…                           

Boş da olsa sabahları beni yataktan kaldıran o..

Hele bi kalkayım da,şu boş umudun içini belki bişeylerle doldururum umuduyla kalkıyorum yataktan….

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.