L EY LA

Zihnimin penceresinden sızan hayalin,
bir varlık gölgesi mi, yokluk yankısı mı?
Ah, Leylam, keşke gerçeğin de
hayalin kadar inatçı lekeleri silebilseydi
hafızamdan.

Hayalin, zihnimin kuytularında bir gölge,
peşimde; ben onu unutsam bile.
Gerçeklikse, asırlık bir uykuda,
derin ve dingin.
Uyandırmalı mıyım?
Yoksa, yanına uzanıp onunla mı rüya görmeli?

Sanma ki seni düşünmüyorum.
Biliyorum ki, sen de beni,
düşünüyorsundur kendi kuyularında.
Kendinden ne kadar kaçabilir ki insan?

Ah, Leylam,
ahların tuttu beni.
Vah olsun bana,
seninle kurduğum hayalin gerçekliğinde
bir varlık bulan bu yaralı ölümsüzlüğe.

Bazen zihnimde doğuyorsun,
kendi kendine.
Bazen ben seni yeniden var ediyorum,
bir ebe gibi doğurtuyorum seni hayalime.
Anne oluyorum,
büyütüyorum seni sevgimle,
her gün biraz daha ölümsüzleştiriyorum seni içimde.

Bil ki,
ben yokken bile
sana bir evren kurdum.
Sen, o evrende
el bebek gül bebek yetiştin.
Kalem bende oldukça,
senin yazgını çizdim
ve bir halel değmesine izin vermedim.

Ama bir gün,
hayalinin ölümsüzlüğünü,
gerçekliğin fani oluşuyla değiştirdim.
Gerçeklik bana dedi ki:
"Senin hayallerin böyle güzelse,
ben onların gerçekleşmesi için
seve seve ölürüm."
Ben de dedim ki:
"Öyleyse, Leylam’la bir ömür yaşamaksa,
bu rüya için, ölesiye yaşarım."
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.