Şimdi Cordelia ile ilk savaş başlıyor; bu savaşta ben tabanları yağlayıp kaçacağım ve böylece ona benim peşimde zafer kazanmayı öğreteceğim. Geri çekilmeyi sürdürüyorum ve bu geri hareketimle ona aşka ait tüm güçleri, tedirgin düşünceleri, ihtirası; özlemin, umudun ve sabırsız bekleyişin ne olduğunu bende tanımasını öğreteceğim. Ben bütün bunları kendimde sergilediğimde, hepsi onda da oluşur. Onu bir zafer alanına yöneltiyorum ve ben hem yolu gösteren kişi, hem de onun zaferi için yakaran şarkıları söyleyen ditirampik şarkıcısıyım. Aşkın benim üzerimdeki egemenliğim görüp hareketlerimi izleyince, aşka inanma ve onun sonsuz bir güç olduğunu düşünme cesaretini kazanacak. Kısmen, ustalığıma güvendiğim için, kısmen de yaptıklarımın temelinde gerçek yattığı için inanacak bana. Böyle olmasaydı bana inanmazdı. Benim her hareketimde gittikçe daha güçleniyor, ruhunda aşk uyanıyor, kadınlığının anlamım kavramaya başlıyor – Şimdiye dek, küçük burjuva tarzında kişisel olarak ona evlenme teklifinde bulunmadım; ama şimdi bulunuyorum ve onu azat ediyorum; onu ancak böyle sevebilirim. Bu özgürlüğü bana borçlu olduğu şüphesini asla taşımamalı, çünkü özgüvenini yitirir o zaman. Kendini özgür, nerdeyse benle ilişkisini kesecek kadar özgür hissettiği an, ikinci çatışmanın başlayacağı zamandır. Artık güçlü ve ihtiraslıdır ve yakın sonuçlar ne olursa olsun, bu çatışma benim için değerlidir. Diyelim ki gururu başnıı döndürdü, diyelim ki beni bıraktı; evet, o zaman özgürlüğünü kazanmıştır, ama yine de bana ait olacaktır. Nişanın onu bağlaması saçmalıktır, ona ancak o özgürken sahip olmak istiyorum. Varsın terk etsin beni; ikinci çatışma başlayacaktır yine de ve ikinci çatışmada benim zafer kazanacağım, onun ilk çatışmadaki zaferinin bir yanılsama olduğu kadar kesindir. Onun gücü ne denli büyük olursa, içinde benim için o denli çok şey olacaktır. İlk savaş özgürlük savaşıdır, bir oyundur; İkincisi ise bir fetih savaşıdır, ölüm-kalım meselesidir.
Cordelia’yı seviyor muyum? Evet! Gerçekten mi? Evet! Sadakatle mi? Evet!- Estetik anlamda ve elbette bunun da bir önemi var. Bu kız mankafa bir sadık kocanın eline düşerse ona ne yaran olur bunun? Kıza ne olur o zaman? Hiçbir şey. Hayatta başarılı olmak için sadece dürüstlük yetmez, demişler; ben de diyorum ki, böyle bir kızı sevmek dürüstlükten başka bir şey gerektirir. O şeye ben sahibim: düzenbazlık. Ama onu yine de sadakatle seviyorum. Onun her şeyinin, o mükemmel zengin doğasının, açılıp ortaya serilmesi için kararlı bir şekilde denetim altında tutuyorum kendimi. Bunu yapabilecek üç beş kişiden biriyim ben, o da buna uygun üç beş kişiden biri; şu halde biz birbirimize uygun değil miyiz?
Baştan çıkarıcının günlüğü / Sören Kierkegaard
En son dediği gibi kierkegaard’ın o üç beş kişiden biri de ben olabilirim onun gibi sahiden.