Abraham Lincoln, 1809 yılında doğmuş ve 1865 yılında suikaste uğrayarak hayatını kaybetmiş olan Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. Başkanıdır.
Özellikle köleliğin kaldırılması konusundaki kararlılığı ve Birlik'in korunmasına yönelik çabalarıyla tanınır.
Lincoln, siyasi kariyeri boyunca derin bir insan sevgisi ve anlayış sergileyerek, düşmanlarına bile merhametle yaklaşmayı benimsemiştir.
Lincoln’e, “Düşmanlarına niçin bu kadar iyilikte bulunuyor, elinde güç ve imkân varken onları yok etmiyorsun?” diye sorduklarında,
“Ben onlara iyi davranarak, onlarla güzel geçinerek zaten onları yok etmiş olmuyor muyum?” şeklinde yanıt vermiştir.
İnsanların kusurlarını yüzlerine vurduğumuzda, savunmaya geçecekleri için hatalarını görmelerini engellemiş oluruz.
Ancak, bize karşı gösterdikleri kötülük karşısında iyilikle karşılık verdiğimizde, Lincoln’ün de ifade ettiği gibi, onların bu kötü davranışlarını fark etmelerine ve kendilerini düzeltmelerine daha fazla katkı sağlamış oluruz.
Böylece hem kendilerine hem de başkalarına zarar vermelerini önlemiş oluruz.
Kusur örtmenin bir başka türü, başkalarının yanında rahatsız olacağı yönlerini gizleyerek o kişiyi toplum içinde mahcup etmemek olabilir.
Herkesin zaafları ve hoş olmayan yönleri olabilir; fakat bazı kişiler, başkalarının kusurlarını araştırıp dedikodusunu yapmayı adeta meslek edinmişlerdir.
Dedikodu, gerçek olup olmadığı bilinmeden başkalarına kara çalmak, insanları kötülemek ve suçlamak amacıyla yapılan konuşmalardır. Bu, sözlü saldırının en etkin ve yaygın biçimidir.
Kadınların ev toplantılarında, komşuların ya da işyerinde çalışanların birbirlerini çekiştirmesi, dedikodunun toplumsal yaşamdaki yerini gösterir.
Başkalarının kusurlarını ortaya koymanın bir diğer nedeni de kıskançlıktır. Kişi, kıskandığı birinin eksik ve kusurlarını açığa çıkararak ondan intikam almak isteyebilir.