MUCİZELER VE DÜZENİN KUSURSUZLUĞU ÜZERİNE

Mucizeler ve Düzenin Kusursuzluğu Üzerine
Sebahattin Okumuş

Mucize dediğimiz şey, ilk kez karşılaştığımızda hayretle bakakaldığımız, zihnimizde çarpıcı bir iz bırakan olaydır. Bu, alışılmışın ötesinde bir durumdur; gözlerimizin önüne serildiğinde bizi hem şaşırtır hem de derin bir sorgulamaya iter.

Düşünün, bugün elimizde bir laptop var ve bu cihaza onlarca film yükleyebiliyoruz. Şimdi bu laptopu alıp 50 yıl öncesine götürdüğümüzü hayal edin. O dönemin insanlarına bu cihazı ve içindeki filmleri göstersek, hem laptopun kendisi hem de içinde izlenen görüntüler onlar için bir mucize olmaz mıydı? Bu, dönemin algısına ve bilgisinin sınırlarına göre yorumlanabilecek bir harika olurdu.

Ancak bu durum bize şunu gösterir: Allah’ın düzeninde mucize diye tanımladığımız hiçbir şey, aslında düzene aykırı değildir. Evrenin işleyişi kusursuz bir saat gibi tıkır tıkır işlemekte ve bu düzen içinde hiçbir şey tesadüfe bırakılmamaktadır. Allah zar atmaz; her şey O’nun ilmi ve iradesi dahilinde gerçekleşir.

Kur'an-ı Kerim’de geçen mucizeler de aynı şekilde değerlendirilebilir. Genellikle "uçtu, kaçtı" gibi fantastik öğelerle anlatılsa da bu anlatılar, Allah’ın düzenine uygun biçimde mecazi bir derinlik taşır. Örneğin Yunus’un bir balık tarafından yutulması olayı... Bu, mecazi bir anlatımdır. Arapların şiire olan merakı ve güçlü bir söz sanatı geleneği dikkate alındığında, Allah’ın bu tür anlatımlarla insanlara mesajını derin bir şekilde iletmek istediği görülür.

Balığın Yunus’u yutması hadisesi, aslında sembolik bir hikayedir. Yunus’un bir gemide kürek mahkumu olarak çalıştığını, bu esaretten kurtulmak için yıllarca Allah’a dua ettiğini ve tövbe ettiğini anlarız. Allah, onun duasını kabul ederek sonunda onu korsanların elinden kurtarır. Bu hikayede “balık” aslında esaretin kendisini temsil eder; Yunus’un kurtuluşu ise Allah’ın düzenine ve rahmetine işaret eder.

Bu mecazları anlayabilmek için Kur'an ilmi üzerinde derinleşmek gerekir. Hermann Hesse gibi bir şairin yazdığı şiirleri anlamak nasıl bir estetik ve dil bilgisi gerektiriyorsa, Kur'an’ın müteşabih (yorum ve derinlik gerektiren) ayetlerini anlamak için de bilgi ve hikmet gereklidir. Kur'an’da muhkem ayetler herkesin kolayca anlayabileceği ayetlerken, müteşabih ayetler daha derin bir anlayış gerektirir. Bu nedenle herkes kendi seviyesine uygun olanı kavrayabilir; ancak bu, insanın her zaman bir bilene danışarak öğrenme ihtiyacını ortadan kaldırmaz.

Bilgi arayışı, arıların çiçeklerden öz toplaması gibidir. Biz de bilgide derinleşmek istiyorsak, her bir alimin ilmine konmalı ve onlardan doğru özleri almalıyız. Bilgimiz, alimlerin birikimiyle zenginleşecek ve biz de bu doğrultuda aydınlanacağız.

Sonuç olarak, mucizeler düzenin bozulması değil, düzenin derin anlamlarının bize gösterilmesidir. Allah’ın düzeni kusursuzdur; insan olarak görevimiz, bu düzeni anlamaya çalışmak ve bu anlama çabasında bilginin ışığını rehber edinmektir.

Vesselam…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.