Zaman; en kibar üslupla ‘’Bir saniye bekler misiniz?’’ şeklindeki ricanızı bile dikkate almayacak kadar kaba bir şey!
Ve yaşadığımız her an – her şey ‘bunu saymıyorum’ diyerek yeni baştan aynısını yapamayacağımız geçmişimizdir.
Bu durum, birçoğumuzun işine gelmez tabi ki.
Hep 20 yaşında kalmak söz konusu olamayacağından, yıllar geçse de; gönül avunmak, hissettiği yaşta olmak ister.
Şu andan sonra yazacaklarım ve dolayısı ile okuduklarınız; onlar içindir.
Yeni kıyafetler almaktan, alışveriş yapmaktan zevk alabiliyor, bunun için kendinize vakit ayırabiliyorsanız.
Yeni insanlar tanımak, yeni yerler gezmek – görmek size gereksiz ya da yorucu gelmiyorsa.
Daha çok para kazanmak, toplum içerisinde daha iyi bir statü edinmek, başarılı olma hırsı içinizde körelmemişse ve ‘daha yapacak çok işim var’ diyebiliyorsanız.
Arkadaşlarınıza özel günlerinde hediye almak, onları kutlamak gibi alışkanlıklarınızı devam ettirebiliyorsanız.
Metroda, minibüste, vapurda yaşlılara yer verebiliyor, cam kenarına yaslanıp uyuyor numarası yapmıyorsanız.
Bir derneğe, kulüp ya da partiye üye iseniz.
İnandıklarınızı yaşayabiliyorsanız.
Şiir yazmak, pul biriktirmek, herhangi bir enstrüman çalmak vb. hobileriniz varsa.
Giyiminize kuşamınıza özen gösteriyor, dişlerinizi fırçalıyor, parfüm kullanıyorsanız.
Arkadaşlarınıza yemek ısmarlayabiliyorsanız.
Onlara iltifat edebiliyorsanız.
Spor yapmaya devam ediyor, müzik dinliyorsanız.
Gazetelerin sadece fotoğraflarına ya da haber başlıklarına bakıp geçmiyor, gerçekten okuyor, tavsiye edilen bir kitabı satın alabiliyorsanız.
Arkadaş sohbetlerine davet ediliyor, bu sohbetlerde neşeyle gülebiliyorsanız.
Her şeyi bilmiyor ve hala hatalar yapabiliyorsanız.
Daha, uzun yıllar yaşama arzusu duyuyorsanız.
Eşiniz - dostunuz ya da arkadaşlarınızla zaman zaman sinemaya, tiyatroya, sirke, konsere ya da taverna türü bir yere gidip eğlenmesini biliyorsanız.
Acıklı bir film ya da dizi seyrederken gözleriniz doluyorsa.
Hala sevebiliyor ve sevilebiliyorsanız.
Sizin için zaman; evinizin duvarında asılı duran şık bir tablodur artık...
Yok; durum bu ağırlıkta değilse; zamanın nasıl geçtiğinin de, şu an kaç yaşında olduğunuzun da bir önemi yoktur…
Şairimiz Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bir alıntı ile noktalayalım Ne içindeyim zamanın / Ne de büsbütün dışında / Yekpare, geniş bir anın / Parçalanmaz akışında.