… Öyle bir cami yaptırmak isterdim ki…

… Öyle bir cami yaptırmak isterdim ki…

 

Bir cami yaptırmak isterdim.

 

Çünkü camileri, Allah’ın iyi kulları yapar.

 

Hem o caminin cıvıl cıvıl bir çocuk ve çay bahçesi olsun isterdim.


Babalar, anneler camide namaz kılarken, çocuklar parkta otursun, bahçede iç içe oynasın, salıncakta sallanırken, kumla oynarken, koşuştururken, “ezan” dinleyerek büyüsünler diye.

 

Elin Hristiyan’ı bırakın kendi çocuklarını, biz Müslümanların çocuklarına bile, kendilerince kutsal saydıkları Noel babayı, bizim o minicik yavrularımıza, bazen yılbaşı tebriği ile, bazen oyuncak hediye eden tontonla nasıl da sevdiriyorlar.

 

Onlar inançlarının bir simgesini Müslümanların çocuklarına ihraç ederken, biz niye kendi öz değerlerimizle buluşturmayalım çocuklarımızı, böylesi bir güzellik, bütünlük içinde ezan sesiyle büyütmeyelim.

 

Hem o camini yanında, bir de aşevi yapardım.

 

Hiç kimse aç kalmasın, herkes doysun diye. .

 

Hani meşhur bir söz vardır. “İnsanın memleketi doğduğu yer değil, doyduğu yerdir.” Bu sözü iyi değerlendirerek camileri herkese sevdirebiliriz.

 

Sokaklarda inanan- inanmayan, zengin - fakir hiç kimsenin böyle bir uygulama dolayısıyla aç kalmaması çok güzel olmaz mı?


Ve böylesi manevi bir atmosferde karınlarını doyursalar.

 

Herkes camiyi sadece tuvaleti gelince hatırlamasın. Bu ne garip bir yönlendirme. Belki gizli bir hakarette var gibi de geliyor bana.

 

Tam olarak, sevgiye kapı açacak uygulamaların merkez yeridir cami.

 

Bir misafirhane yapardım orda.

 

Kimse açıkta kalmasın, mağdur olmasın diye.

 

Hani biz misafirperver bir millettik. Hani bizim her köyümüzde köy evimiz (misafirhane) vardı.

 

İşte bu uygulamayı camilere de yayabilirsek Çok geniş bir sosyal hizmet yapmış ve yine camilerimizi geniş cemaatlerle buluşturmuş olmazmıyız.

 

Bir cami yaptırmak isterdim.

 

Yanında bir öğrenci yurdu olmalı.

 

Gençlerin camiyle, ezanla, namazla, cemaatle birlikteliklerinin en pratik yolu.


Sabah ezanıyla uyanmak ve sabah cemaat namazıyla güne başlamak, sabahın o sonsuz bereketinden hisseleşmek.

 

Böyle yetişen bir nesille, gelecekten daha da ümitli olmak. Ne de güzel olurdu.

 

Ezan sesi semaları süslerken, o feyze herkes hissedar olmalı.


O baba- anne, o çocuk, o misafir, o öğrenci ve o herkes.


Çocuk ezan sesleriyle büyümeli, öğrenci derse yetişmeli ve herkes öyle yaşamalı. Hayatın en anlamlı çağrısı ile her an hemhal olmak.

 

Bir cami yaptırmak isterdim.

 

Kütüphanesi olmalı, ilmi araştırmalara kucak açmalı. Âlimlere, talebelere  dergâh olmalı.

 

Bir cami, yanında erkek-bayan abdesthaneleri, hamamı olmalı.


Özellikle bayanlar camilerde abdest almakta çok büyük müşküllerle karşı karşıya kalıyorlar. Çünkü genellikle bir tane abdesthane var ve o da erkeklere ait ve onlara uygun.


Her camide bayanlara ait ve uygun, sağlıklı ve rahat bir biçimde kadınların da abdest alabilecekleri bir abdesthaneleri mutlaka olmalı. Çünkü camiler sadece erkeklerin malı değil.

 

Bir cami, toplantı ve konferans salonuyla bir istişare merkezi olmalı. Orada her türlü ilmi müzakereler yapılabilmeli.

 

Bir cami, çayhanesi, çilehanesi, muhabbet hanesi ile Müslümanları sohbet ve hemhal merkezi olmalı.

 

Bir cami ki orda her müşkül çözüm bulmalı.

 

Bir cami, yanında ilkokul, ortaokul ve liseyle maddi ve manevi eğitim merkezi.

 

Bir cami yeşillikler içinde, geniş bahçeli, binlerce insanı cem edebilecek büyüklükte ihtişam ve güzelliğiyle “cami” olmalı.

 

İşte bir cami en az böyle olmalı.

 

Ama unutulmamalıdır ki camiyi dört duvar yapan da camiyi Allah’ın evi yapan da cemaattir.

 

Kul olmayı başarabilmiş cemaatlerle, böyle camileri Allah bize nasip etsin.

 

 

 

 

erolyazıcı / ABBEYT ♥️

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.