3. Bölüm
Oda kapısı vurulurken Pavilio gözlerini açtı. Uyku mahmuru olduğundan ilk başta ne olduğunu kavrayamadı. Israrla ismi söylenerek kapıya vurulması onu kendine getirdi.
Telaşla yataktan fırladı. Kilidi açıp kapıyı araladığında genç ve uzun boylu otel görevlisini karşısında buldu.
“Aman efendim! İyi misiniz? Saatlerdir sizi soruyorlar. Daha önce de kapınızı çaldım, ses çıkmayınca otelden ayrıldığınızı düşünmüştüm.”
“Uyuyordum… Ne oldu beni niye soruyorlar?”
“Yelkenli yüklenmiş, yola çıkacakmış.”
“Nasıl yani? Saat kaç?” dediği sırada kilisenin çan sesi duyuldu.
Vakit tam da öğlen olmuş ve o hiç yapmadığı şeyi yapmıştı. Öğlene kadar uyumuştu… Halbuki, her zaman kilisenin sabah altıda çalan ilk çan sesiyle uyanıp güne başlar ve akşam altıda çalan üçüncü çan sesiyle de işlerini tamamlamış olarak günü bitirirdi.
Hemen görevliyi başından savdı. Aceleyle hazırlanıp otelden çıktı ve iskeleye doğru koşar adımlarla gitti. Oraya vardığında; sevkiyat bilgilerini alıp bugün burada önemli bir işi olduğunu söyleyerek en güvendiği elemanıyla gemiyi seferine uğurladı.
Tekrar otele döndüğünde karnını bir güzel doyurdu. Ardından akşam için hazırlık yapmaya başladı. Zaman su gibi akmış ve hayatını değiştirecek o önemli an gelmişti. Danniell ve eşiyle kasabanın batısındaki kilisenin önünde buluştular. Fayette’nin yaşadığı, biraz ilerideki tahta evin önüne geldiklerinde kalbi artık yerinen çıkacak gibiydi.
Kapıya vururken heyecandan vücudu titriyordu. Kısa sürede kapı açıldı ve buyur edildiler. İçeriye girdiğinde gözleri güzeller güzelini arasa da onu görememek, yüreğinin burkulmasına sebep oldu.
Duvardaki gaz lambalarının aydınlattığı geniş odada yerlerini alınca, tanışma faslının ardından kızın babası Gage, damat adayının gözlerine bakarak, söze başladı.
“Ne sebeple ziyarete geldiğinizi biliyorum. Öncelikle bildiğinizi umarak bizim Fransız olduğumuzu söylemek isterim. Katolik’iz ve dinimize bağlıyız. Sizin İtalyan olduğunuzu öğrendim. Kızımla evlenecek kişinin de Katolik olmasını isterim.”
“Merak etmeyin! Ben de Katolik’im ve dinime bağlıyım.”
“Danniell sizinle ilgili birçok şey anlattı. Kızım; narin yetiştirilmiş, saygılı, sessiz birisidir. Bugüne kadar ona çiçekmiş gibi davrandık. İsteyeni olmasına rağmen onu korumak adına evlenmesine izin vermedim. Ancak bu defa kızım damat adayıyla tanışıp konuşmak isteyince, kararı ona bırakmayı uygun gördüm. Birazdan hep birlikte yemek yiyeceğiz. Ardından siz ikiniz baş başa bir süre sohbet edersiniz. Eğer kızım sizi kendisine layık görürse evlenebilirsiniz.”
Müstakbel kayınpederinin iki dudağı arasından çıkanları dinlerken, olumsuz cümleler duyacak diye kalbi mengenede sıkıştırılıyormuş gibiydi. Ama korktuğu olmadı. Son kelimesi yüreğine serinlik vermişti. “Evlenebilirsiniz…”
Yemekler yendi, topluca sohbetler edildi ve herkes gelişmelerden memnundu. Sıra baş başa sohbete gelince oda bir anda kalabalığından sıyrıldı.
Titreyen ışığın gölgesinde karşılıklı sedirlerde oturan çift, birbirine sorular soruyordu. Aslında soruları Fayette soruyor, Pavilio da elinden geldiğince dürüst ve etkileyici cevaplar veriyordu. Onu etkilemek adına arada bir sözlerini romantik cümlelerle süslemeyi ihmal etmedi.
Evlilikten ne bekledikleri, aradaki yaş farkı, ne zaman evlenecekleri, seyahatleri, nerede yaşayacakları, ailesiyle ne sıklıkla görüşebileceği gibi konular hakkında aceleyle konuşuldu. Genç kız aldığı cevaplardan tatmin olacak ki ona oyalı bir mendil verdi ve odadan çıktı.
Elindeki mendile bakıp, ne olduğunu kavrayamayan damat adayı, içgüdüsel olarak onu kokladı. İşte o an bedeninden yukarıya hücum eden sıcaklığı kulaklarında hissetti. Olmuştu bu iş… Fayette onunla evlenmek istiyordu. O coşkuyla ayağa fırlayıp kapıya doğru ilerlerken arkadaşı içeriye girdi.
“Tebrik ederim dostum. Tanrı’dan dileğim, mutlu olmanız. Hiç zaman kaybetmek istemiyormuşsun. Öyle mi?”
“Evet, mümkünse en yakın zamanda evlenmek istiyorum.”
“Bence acele ediyorsun. Önce ev bulmak, döşemek lazım. Bu da zaman demektir.”
“Ben her şeyi düşündüm. Evleneceğim ama onu iki ay sonra gelin alacağım. Böylece güzeller güzelimde kimsenin gözü kalmayacak. Çünkü o evli bir kadın olacak. Mavronisi adasında onun için köşk yaptıracağım. İnşaat bitene kadar isterse ailesiyle kalır, isterse de otelde benimle kalır. Düşüncelerimi ona da söyledim. Kendini nasıl huzurlu hissedecekse iki ayı öyle geçireceğiz. Yeter ki o beni eş olarak kabul etsin. Onu gördüğüm günden beri hiç aklımdan çıkmıyor, her an onunla birlikte olmayı hayal ediyorum.”
“Böyle hissediyorsan sana hak veriyorum. O halde Gage’yle konuşalım da ne yapacağımıza, nasıl ilerleyeceğimize karar verelim.”
“Tamam, mümkünse dışarı çıkalım. Çünkü burada kendimi iyi hissetmiyorum.”
Üç adam evden çıkıp, İskele Gazino’suna gittiler. Orada baş başa verip, konu hakkında ayrıntıları konuştular.
Aslında kızın babası da bu işin uzamasını istemiyordu. Ama yine de birtakım çekinceleri vardı. Bu sebeple annesinin Fayette ile tekrar konuşmasını isteyecekti. Kızın kararı değişmezse konuştukları gibi bir hafta sonra pazar günü kilisede merasim yapılacaktı.
Gage aklından geçenleri, endişelerini damat adayıyla paylaştı. Aldığı yanıtlar içini ferahlatınca, ondan bir gün müsaade isteyip konuşmayı sonlandırarak, masadan ayrıldı.
Devam edecek > 24 Şubat > 4. Bölüm