Ertesi gün Amelie, eşi söyledi diye değil, annelik iç güdüsüyle kızını bir kenara çekip konuşmaya başladı.
“Bu kararından emin misin kızım?”
“Evet anne, artık ben de hiçbir çekincem olmadan dilediğim gibi yaşayabileceğim.”
“Böyle söyleme! Tanrı biliyor ki biz sadece senin iyiliğini düşündük. Güzelliğin dillere destan, herkesin gözü sende, seni elde edebilmek için çeşitli girişimlerde bulunabilirler. Başına bir fenalık gelmesin diye bunca yıl seni sakladık. Ama şimdi nasıl biri olduğunu bilmediğin bu kişiyle yuva kurmak istiyorsun. Bak kızım bu önemli bir karar… Sana yalvarıyorum. Tekrar düşün, acele etme, önce onu biraz tanıyalım. Gerçekten seni mutlu edebilir mi görelim. Kendine zaman tanı yavrum.”
“Anne, evden dışarıya çıkamamak, gönlümce dolaşamamak nasıldır, bilir misin? Yoksa ben özgür olmayı hak etmiyor muyum?”
“O nasıl söz… İstediğinde kardeşinle, benimle, babanla dışarıya çıkıp dilediğini yapabiliyorsun. Yoksa kendini yıllardır esir gibi mi hissettin?”
“Evet, doğru kelime tam da bu… ‘Esir’. Güzel olmayı ben seçmedim. Geri çevirdiğim taliplilerim hakkımda fena şeyler söyledi diye yıllardır neredeyse bu evin dışında bir hayatım olmadı. Ben de topluma karışmak istiyorum. Ben de gezmek farklı yerler görmek istiyorum. Şimdi karşımda; yaşça benden büyük olsa da yakışıklı, efendi, gün görmüş, cömert, seyahati seven, zengin biri çıktı. Ben de benimle yuva kurmayı isteyen, ömrünü beni mutlu etmeye adayan bu kişiyi kaçırmak istemiyorum.”
“Kızım, sana evlenme demiyorum. Sadece acele etme diyorum. Bunun neresini anlamıyorsun?”
“Anlıyorum anne ama ne olursun sen de beni anla… Dayanamıyorum… Bu evin içinde kendimi çürüyor gibi hissediyorum. Gün ışığının vücudumda dolaşmasını ve başıma kötü bir şey gelecek korkusu olmadan dışardaki dünyayı yaşamak istiyorum.”
“Peki, daha fazla konuşmanın anlamı yok. O halde konuşulduğu gibi bu pazar kilisede tören yapılsın.”
“Tanrıya şükür… Oh! Anne seni çok seviyorum. İnan bana o çok iyi biri, görür görmez içim ısındı. Çok mutlu olacağım ve her seyahatten dönüşte sana değişik hediyeler getireceğim. Aman Tanrım! Belki de dünyayı gezeriz.”
“Tanrı seni korusun ve hep seninle olsun yavrum.”
Anne kızın arada bir tansiyonu yükselten konuşmaları tatlıya bağlanmış ve Gage’ye netice iletilmişti. Baba ne yapsın, zaten kararı baştan beri kızına bırakmıştı. Onun da tek istediği gözünün nuru evladının incinmemesiydi. Bugüne kadar elinden geldiğince onu koruyup kollamak için çaba harcamıştı. Şimdiki görevi; nikahtan sonra kızını iki ay misafir etmekti.
Öyle de oldu. İki ay boyunca Pavilio aileyi belirli zamanlarda ziyaret edip, eşini dışarıya çıkartıyordu. Bazen sahildeki gazinoya, bazen yelkenliyle Kadıköy’e, bazen birkaç sokaktan oluşan küçük kasabanın kaldırımsız toprak yollarında birlikte dolaşıyorlardı.
Hatta taze gelin, evin ihtiyaçlarını almak için birkaç kez tek başına çarşıya bile çıkmıştı ancak eşi, “Ben sana kıyamam, bunları taşımamalısın, her neye ihtiyacınız varsa temin ederim.” gibi sözlerle onu bu eyleminden vaz geçirdiği gün;
“Zaten köşke geçtiğimizde, bunları yapacak insanlar olacak. Hemen bitişiğe küçük bir müştemilat yaptırıyorum. Orada bize yardımcı olacak bir aile yaşayacak. Ev işleri olsun, alışveriş olsun bunların hiçbirini sen yapmayacaksın. Sen sadece ‘Köşkün Sultanı’ olacaksın.” diye hayallerinin bir kısmını da onunla paylaşmıştı.
Genç kadın, her ziyaret sonrası yeni hayallere dalıyor ve gün geçtikçe de eşine bağlanıyordu. Son zamanlarda onun yolunu gözlerken yüreği farklı atmaya bile başlamıştı. Her defasında eli kolu hediyelerle dolu gelmesi onu fazlasıyla memnun ediyordu. Yeni giysiler, takılar, süs eşyası, ev eşyası gibi şeyler sadece ona değil, kardeşine, annesine, babasına da geliyordu. Kısacası aile ona iyice ısınmış ve ön yargılarından sıyrılmıştı.
Arada bir köşkü görmeye Mavronisi adasına kayıkla gitmeleri, Fayette için daha önce tecrübe etmediği bir keyifti. Neredeyse bitmek üzere olan köşke taşınmanın, orada yaşamanın hayali onu çoktan sarıp sarmalamıştı. Bir hafta sonra nihayet sevdiği adamla aynı çatıyı paylaşacaktı.
Sayılı günler çabuk geçti. Son akşam, iki aydır ağırlandığı baba evinden ayrılırken hem sevinçli hem de mahzundu. Kayıkla adayı geçtiklerinde onları eşinin vaadettiği gibi hizmetlerini görecek, ihtiyarlığa yüz tutmuş bir çift karşıladı.
Devam edecek > 25 Şubat > 5. Bölüm