1954 yılında (Konya/Yunak) Harunlar Köyünde doğdu. İlkokulu köyünde bitirdi. Orta ve lise tahsilini Bolvadin İmam Hatip Lisesi’nde 1974 yılında tamamladı. Aynı yıl Din Görevlisi olarak göreve başladı. İmam Hatiplik görevini yürütürken yüksek tahsiline Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde devam etti. 1983 yılında Konya İlahiyat Fakültesi (Y.İ.E.)‘nden mezun oldu. 1984 yılında Pendik Lisesi’ne Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni olarak atandı. 2015 Ocak Ayı’nda Pendik Anadolu Lisesine Müdür Yardımcısı olarak atandı.
Hattat olup, kişisel olarak 5 sergi açtı. Sanata meraklı olan Abdullah Yadigar’ın ‘Aşk Meydanı’ isimli birde ilahi kaseti bulunmaktadır. 2005-2014 Yılları arası Eğitim-Bir-Sen İstanbul 4 No’lu Şubenin Şube Başkan Yardımcılığı (basın sekreterliği), 2014-2018 arası da Denetleme Kurulu üyeliği görevini yürüttü.
2012 Mart-Nisan aylarında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ile AYGAD (Anadolu Yakası Gazeteciler Derneğinin) ortaklaşa düzenlediği ‘Gazetecilik Eğitimi’ seminerlerine katılarak sertifika aldı.
Pendik Anadolu Lisesi’nde 35 yılı aşkın görevinin ardından 2019 Ekim sonunda emekli oldu.
Evli ve 4 çocuk babası olan Abdullah Yadigar; Ajans Kamu Köşe Yazarlığı, Pendik Duyuru Gazetesi Köşe Yazarlığı ve muhabirliği, Pendik Bölge Gündem Gazete’ sinde de köşe yazıları yazmaktadır.
Dokuz Yılda İki Üniversite Bitirilir
Hattat Abdullah Yadigar Yusuf Hocanın çalışmalarını özetlediği konuşmasında ‘’Hüsn-i Hat Sanatını icra edecek kişide pek çok hasletin bulunması gerekir. Bunların başında da sabır, aşk-sevgi, temizlik, düzen, sa’yü gayret gelir’’ dedi. Yadigar kendisinin de hocanın rahle-i tedrisine dokuz yıl devam ettiğini ve icazet aldıkları yıl geçen anekdot’u aktardı. ‘’Değerli kursiyer arkadaşlarımızdan Ender Bey bir gün ikili oturumlarında Yusuf Hocaya esprili bir şekilde konuyu açar.
Der ki; ‘’Hocam bugün normal bir Üniversite 4 yıl, bilemedin 5 yıldır. Dokuz yılda iki tane Üniversiteden mezun olunur. Bu fakirler acaba sizin Fakülteden ne zaman mezun olurlar?’’
Yusuf Hoca bir duraklar, derin-derin dalar. ‘’Ender bey haklısın sen. Bu işi bu sene yapmamız lazım’’ der. Böylece 104 arkadaşla başladığımız çalışmalarımız sonunda; Rahmetli Ahmet Kabaklının Vakıf binası Cevri Kalfa Medresesinde düzenlenen bir programda 10 arkadaş icazetimizi almış olduk. Fakat bundan sonra da Üstad’la ilişkimiz devam etti.
Yanındaki üç kişiyle birlikte şans eseri kazadan sağ kurtulan Abdullah Yadigar ‘’verilmiş bir sadakamız varmış. Çok büyük bir tehlike atlattık’’ demişti.
Abdullah Yadigar’ın oğlu Muhammed Mustafa Yadigar, Nurşah Sözen ile 09 Ağustos 2020 Pazar Günü Pendik Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Nikah Salon’unda gerçekleştirilen törenle evlendi.
Pendik Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi Nikah Salon’unda gerçekleştirilen törene; AK-Parti İstanbul Milletvekili Erol Kaya gönderdiği Telgrafla katılırken, Memur-Sen ve Eğitim-Bir Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, nikah merasiminden birkaç saat önce ailesiyle birlikte Yadigar Ailesine sürpriz yapıp evinde ziyaret ederek mutlu günlerini tebrik etti. Ayrıca il dışına çıkmak için önceden programları olan Memur-Sen İstanbul İl ve Eğitim-Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Talat Yavuz ile Tuzla Halk-Eğitim Merkezi Müdürü Metin Çangır’da nikah merasimi öncesi Yadigar ailesini evinde ziyaret edenler arasındaydı.
“Zaman-zaman yaşanabilen zor zamanlarda, fırsatı ranta çevirmek isteyenlere hep rastlanmıştır.
Ticarette, siyasette, her türlü rekabette bu tür fırsatçılara şahit olmuşuzdur.
Fırsatı ranta çevirmek isteyenler, bulanık havayı tercih ederler. Bunların darbe dönemlerinde,
ekonomik sorunların yaşandığı sürelerde hep boy gösterdiklerini görebilirsiniz.
Koyulduğu iş de başarısız olanlar, kural dışı yollarla kazanım elde etmeleri hem etik değil, hem de bu
girişim sonucu başarısız olurlar.
Güreş sporunun bir kuralı vardır. Bu kurallara uyarak güreş yapılır. Minderde kurallara uyarak yenik
düşenler, minder dışı oyunlarla rakiplerine üstünlük taslamaya çalışırlar!
Bilindiği gibi takriben iki yıldır pandemi süreci yaşıyoruz. Özellikle 2020 yılı içerisinde yaşananları hep
gördük. Dezenfektan ürünlerinde, temizlik malzemelerinde, patates ve soğan fiyatlarında fahiş
fiyatlar uygulandı.
Akşam sipariş verilen malı, Toptancı/Üretici kişi stokta kalmadı gerekçesiyle sabah iptal edip, ertesi
günü aynı malı yüzde yüz zam yaparak satışa sunanlar görüldü. Bu durum perakendeye yansıdı.
Bu fırsatçıların vicdansız uygulamaları, vatandaşlarımızı huzursuz etti. Ticari hayat normale döndü
derken, birden bire yağ fiyatları fırlamaya başladı. On beş- yirmi gün arayla yağ fiyatları mükerrer
zamlar gördü.
Marketlerde, diğer gıda ve raf ürünleri fiyatları da kademe kademe artmaya başladı. Öyle ki market
elemanları her hafta etiket fiyatı güncellemekten başını kaldıramaz oldu.
Küresel güçler Dolar ayarı çekti. Üretmeden, çalışmadan Paradan para kazanmaya alışkın olan faiz
lobisi de tüm silahları çekti.
Bir taraftan içteki uzantıları, diğer taraftan çıkar-menfaat çevreleri de boş durmadı. Doları baz alarak
yerli-yabancı tüm ürünlere neredeyse yüzde yüz zam yapıldı.
Tabii ki Devlet yetkililerimiz harekete geçti. Fahiş fiyat uygulayan bu yerlere cezalar kesti. Fakat
kesilen cezalar güncel olmadığı için bu kesimleri caydırmak yerine adeta iştahlarını artırdı!
Zira mevcut mevzuata göre; Fahiş fiyat artışı yaptığı tespit edilen firmalara 10 bin TL’den 100 bin
TL’ye, stokçuluk faaliyetinde bulunanlara ise 50 bin TL’den 500 bin TL’ye varan idari para cezası
uygulanıyor.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Katar ziyaretinin ardından gazetecilere gündeme
ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘’Fahiş fiyata neden olan stokçuları sert bir dille uyardı: Bütçe müzakerelerinden sonra hemen yasal
düzenleme yapacağız ve stokçuların üzerine ciddi manada gideceğiz. Hem ellerindekine el
koyacağız hem cezai müeyyideleri yüksek tutacağız. Şu anda kimi ürünlerde görülen fiyat artışlarının
bir sebebinin küresel emtia fiyatlarının yükselişi, bir sebebinin de piyasadaki açgözlü fırsatçılar’’
olduğunu ifade etti.
Ahlaksız-vurguncular vatandaşa ‘’yarın ya bulamazsın veya daha pahalı alırsın’’ diyerek, korku
pompaladılar. İşte bu noktada halkımızın duyarlı olup, ihtiyaç fazlası malı almaması gerekir. Toplumsal
bir tepki koymalıdır.
İbrahim bin Ethem Hazretlerine ’’Et çok pahalandı’’ denilince, O; ‘’Ucuzlatın, yani satın almayıp
ucuzlatın’’ dedi.
Hatırladığım kadarıyla, 1976 yılı idi galiba. Yine böyle bir sıvı yağ sıkıntısı olmuştu. Sorun yine
stokçularla ilgiliydi. O zamanki Gıda-Tarım ve Hayvancılık Bakanı olan merhum Prof. Dr. Korkut Özal
gerekli ithalat bağlantılarını kurduktan sonra şöyle bir açıklama yapmıştı; ‘’Yakında Balık Pazarından
yağ akıtacağız!’’ Gerçekten sıvı yağ, stokçuların elinde patlamıştı.
Bu günde ilgili bakanlıklarımızın acilen tedbir almaları gerekir. Özellikle halkımızın zaruri ihtiyaçları
olan temel gıda maddelerine karşı yapılan fahiş fiyatların önüne geçilmelidir. Yasal düzenlemeler
elbette yapılmalı ama bunları beklemek haksız kazanç peşinde olanlara zaman kazandırır.
Mevcut Zincir Marketlerin, üretici ve aracı firmaların sık-sık denetlenmesi lazım. Tarım Kredi
Kooperatifleri, Et-Balık Kurumu Mağazaları gibi, toplumun yararını amaçlayan kurumlarında ciddi
şekilde gözden geçirilmesi lazım.
Vatandaş olarak ta bizlerin, kesinlikle ihtiyacımızdan fazla mal alarak fırsatçılara zemin hazırlamamız
gerekir. Elbette bugünler de geçer.
Dileriz, çalışan kesimin Ocak ayında alacağı zammın ardından bu fırsatçı kesimin halkımızı tekrar zam
yağmuruna tutmasına müsaade edilmez. Allah Devletimize, Ülkemize ve Milletimize zeval vermesin.”
Kaynak: www.ajanskamu.net, www.bolgegundem.com, www.duyurugazetesi.com.tr