Bu dünyadan büyük bir ney ustası olan Tevfik Kolaylı geçti.
Herkesin Neyzen Tevfik diye bildiği bu taşlama ustasının yaşamına dair o kadar az şey biliniyor ki, gerçekten böyle birisi yaşamış mı? Yoksa söylencelerle yaratılmış gerçek olmayan bir şahsiyet mi? Ayırt etmek çok zor. Bugün anlatılan ve Tevfik’e ait olduğu iddia edilen anekdotların Tevfik ile pek ilgisi olmadığı biliniyor.
Pendik Gazetesi’nde Pendik’li şair olarak biyografisi yayınlanan, Pendik Belediyesi tarafından bir kültür merkezine ve bir sokağa ismi verilen Neyzen Tevfik’in Pendik’teki yaşantısına dair bildiklerimiz de Neyzen Tevfik’in kendisinden daha belirsiz ve şüphelidir.
Neyzen Tevfik’in yaşam öyküsünün anlatıldığı metinlerin büyük bir kısmında Pendik’ten hiç bahsedilmez veya bir iki cümle ile Pendik’te de kısa süreler ile kaldığı belirtilir.
Neyzen Tevfik’in 1879 yılında Bodrum’da başlayan hayatı, Muğla, İzmir, Mısır ve İstanbul’da geçmiş, 1953 yılında 74 yaşında -hayatının çok büyük bölümünde olduğu gibi- yokluk ve perişanlık içinde sona ermiştir.
Neyzen Tevfik, adeta bu yoksunluklarla dolu hayatı kendisi tercih etmiştir. Bu nedenle “yoksul” kelimesini değil “yoksun” kelimesini kullanmayı tercih ettim. Paraya pula, mala mülke, makama ve iltifata hiçbir zaman tenezzül etmemiş, dostlarının yardım önerilerini de ya baştan ret etmiş ya da kendisine sunulan memuriyet, hocalık, idarecilik gibi görevlerden sıkılarak bir süre sonra yarı delilik yarı dahilik arasında gidip gelen ama kesinlikle alkolün esaretindeki eski yaşantısına dönmeyi tercih etmiştir.
Tevfik kendi yaşam öyküsünü şu iki cümle ile zaten çok güzel özetlemiştir: “Uzun derbederlik hayatımda o kaldırımdan bu kaldırıma, o kapıdan bu kapıya, o diyardan bu diyara, neyim ve meyimle (şarap) bir kuru yaprak gibi savruldum.”
Belki de “Tevfik Kolaylı”yı Türk edebiyatının en önemli taşlama ustalarından olmasını sağlayan ve “Neyzen Tevfik” yapan; ona “Türklerin Diyojen’i” isminin takılmasının sebebi de budur.
Neyse, Neyzen Tevfik’in yaşam öyküsünü internette yapacağınız küçük bir araştırma ile zaten öğrenebilirsiniz. Bu yazının temel amacı Neyzen Tevfik’in Pendik ile olan ve pek bilinmeyen hikayesini biraz daha görünür yapmaktır.
Neyzen Tevfik gerçekten de Pendik’te yaşamıştır. Ama bu yaşama öyle devamlı bir yaşama değil dönem dönem birkaç günlük konaklamalardır.
Neyzen Tevfik’in Ahmet Şefik Kolaylı isminde bir ağabeyi vardır. Dönemin ünlü veteriner bakteriyolugu olan ağabey Pendik Veteriner Enstitüsü’nde uzun yıllar yönetici olarak çalışmıştır. Şefik bey ve ailesi de bu nedenle çok uzun yıllar Pendik’te yaşamışlardır. Hatta daha sonra Ankara’ya atanmasına rağmen, ailesi ile birlikte Pendik’teki evlerini yazlık olarak kullanmaya devam etmişlerdir.
Pendik’teki Kızılay Kampı’nın hemen yanındaki Aşıklar Yolu’ olarak bilinen sokağın, sahil tarafından ilk ev olan ve denizden sadece küçük bir yol ile ayrılan üç katlı ahşap hane, daha sonra, denizin doldurulması ile denizden uzaklaşmış ve 5 katlı bir apartman olmuştur. Kentsel dönüşüm için sırasını bekleyen bu binanın ismi hala “Şefik Kolaylı Apartmanıdır.”
Şefik Kolaylı, kardeşi Tevfik’e çok düşkündü. Ama düzenli bir hayatı ve geliri olan üst düzey devlet memur ağabey, kardeşinin bu sorumsuz, dağınık ve perişan hayat tarzını tasvip etmemektedir. Bu nedenle de hayatlarının önemli bir kısmında birbirleri ile pek sık görüşmemeyi tercih etmişlerdir.
Buna rağmen, ağabey Şefik, uzaktan elini kardeşinden çekmemekte, nerede ve ne halde olduğunu devamlı olarak takip etmektedir. Hatta birçok kere Tevfik’in alkolün etkisi ile iyice tükendiği zamanlarda onu Pendik’teki evine getirerek sahip çıkmıştır.
İşte Neyzen Tevfik’in Pendik ile olan irtibatı, ağabeyi Şefik’in evinde kaldığı bu zamanlardır. Genellikle 3-5 gün olan, en fazla 10 güne çıkan bu misafirlikler genellikle Neyzen Tevfik sıkılıp kaçması veya eve yine alkollü gelmesi, hatta bazen meyhanecilerin ağabeyi Şefik’i arayarak kardeşini almalarını istediği anlarda yaşadıkları tartışmalar nedeniyle sona ermekteydi.
Neyzen Tevfik’in bir dönem yılda 5-6 kez olan bu ziyaretlerinde “deli Şaban” olarak bilinen birisi ve Pendik’in en eski fotoğrafçılarından “foto Baki” (Baki Özen)ile çok sıkı dostluk kurduğu bilinmektedir.
Bu üç sıkı dost, hava soğuksa Pendik’teki meyhanelerden birisinde, sıcaksa Pendik burnunda bulunan ve eski Beşiktaş Kulubü tesislerinin yan tarafındaki bir Çitlembik ağacının[1] altında, yanlarına aldıkları şaraplardan yudumlarken Tevfik’in neyini dinlerlerdi.
Bu arada mezarı Kartal’da bulunduğu için Kartal Belediyesi Neyzen Tevfik’e sahip çıkmış ve 2020 yılında Neyzen Tevfik Şiir Yarışması’nın ilkini yapmıştır. Kartal Belediyesi çok güzel bir Neyzen Tevfik anıtı da dikmiştir. Neyzen Tevfik Kartal’dan çok Pendik’e yakışan bir kültür mirasıdır.
Tevfik’in en sevdiği şeylerden birisinin şimdi olmayan bu ağacın altında oturmak olduğu, o dönem birçok Pendik’linin onu çoğunlukla tek başına bu ağacın altına oturmuş neyine üflerken görmüşlüğü vardır.
Tevfik büyük bir ney ustası olmasının yanında, dönemin en büyük hiciv ustalarından da birisidir. Dünya malına tamah etmemesi onu cüretkar ve korkusuz yapmış, dönemin en ağır siyasi eleştirilerini dörtlükler halinde yazmaktan çekinmemiştir. Hatta bu nedenle başı birçok kez siyasi iktidarlarla belaya girmiş, kısa süreli tutukluluklar yaşamıştır.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin başhekimi meşhur Mazhar Osman, Neyzen Tevfik’in en iyi arkadaşlarından birisidir ve Hastansinde Tevfik için her daim
konaklayabileceği bir oda ayırmıştır. Mazhar Osman’ın tek şartı vardır: Tevfik’in içkiyi bırakmasıdır.
Tevfik söz verse de kısa bir süre sonra arkadaşı Mazhar Osman’a içki içerken yakalanır. Doktor “Hani içki içmeyeceğine ant içmiştin” diye sorar, Tevfik biraz mahcup ama daha çok umursamaz bir şekilde yapıştırır cevabı: “Üstat, biz fakir adamız bulunca içki içeriz, bulmayınca ant içeriz…”
Mazhar Osman, abisinin Pendik Veteriner Enstitüsü Müdürü olduğunu bildiği Tevfik’ten hastane bahçesinden kullanılmak üzere koyun gübresi ister. Şefik bey’de kardeşini kırmaz ve beş araba koyun gübresini ücretsiz olarak Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine gönderir. Fakat bu gübreler nedeniyle Şefik bey hakkında soruşturma açılır. Şefik bey bu sebeple Tevfik’e “başıma iş açtın diye” kızar. Bunun üzerine Neyzen Tevfik aşağıdaki dörtlüğü yazar:
Sertabibin bilirim kudret-i ilmiyesini,
Kimi hakkında şöyle, kimi böyle dedi
Mîriden çalma, rüşvet olarak Pendik’ten
Mazhar Osman tam beş araba gübre yedi.
Neyzen Tevfik’in Pendik’te yaşadığı iddia edilen başka anılar varsa da bunların doğruluğu teyit edilmediği ve bazı kaynaklarda “uydurma” olduğu belirtildiği için burada yer vermek istemiyorum.
Ama Neyzen Tevfik Atatürk’ün masasında bulunduğu, ona ney çaldığı bilinmektedir. Neyzen Tevfik’te otorite ile arası hiçbir zaman iyi olmamasına, devleti yönetenleri acımasız eleştirmesine rağmen Atatürk’ü sevmiştir. Hatta ona hitaben yazdığı bir şiiri dahi bulunmaktadır. 4
Neyzen Tevfik ve Pendik ile ilgili bir yazı yazma fikri uzun zamandır aklımdaydı. Ama nereden ve nasıl başlayacağımı bilemiyordum. Gerçekten de Neyzen Tevfik’in hayatı ve eserleri ilgimi çekiyor, fakat Pendik ile ilgili bağlantısı zayıf kalıyordu.
Ama çok büyük tesadüf ile daha yeni Neyzen Tevfik ile akraba olduğumuzu öğrendiğim. En az Neyzen Tevfik’in hayatı kadar ilginç olan bu akrabalık ilişkisi bir sonraki yazının konusu. Benim sıradan hayatımın, Neyzen Tevfik gibi bir usta ile kesiştiğini öğrenince Onun hakkında yazmak benim için bir görev oldu.
Ben yazıyı bitirdiğimde, üzerimden kalkan büyük bir yükün hafifliği ile bir yandan bilgisayarımdan Neyzen Tevfik’in doyumsuz taşlamalarından birkaç tanesini okuyacak, bir yandan da güzel bir ney resitali dinleyeceğim.
Size de tavsiye ederim.
[1] Maalesef bu anıt ağaç, korunmak yerine 1990 yılında oraya açılan Çitlenbik Çay bahçesi sahipleri tarafından kesilmiştir. Bu ağacı koruyarak, altına da bir Neyzen Tevfik anıtı dikerek Pendik Kültürüne büyük bir katkı sağlanmış olurdu. Böyle bir proje 1993 yılında dönemin belediye başkanı Burhan Köseoğlu tarafından planlanmışsa da nihayete erdirilememiştir. Bu konuda tekrar bir proje geliştirilmesi, yeni bir çitlembik ağacı dikilmesi ve Neyzen Tevfik anıtı yapılaması görev ve onuru umarım bu dönem belediye başkanı ve meclis üyelerine nasip olur.
Bu arada mezarı Kartal’da bulunduğu için Kartal Belediyesi Neyzen Tevfik’e sahip çıkmış ve 2020 yılında Neyzen Tevfik Şiir Yarışması’nın ilkini yapmıştır. Kartal Belediyesi çok güzel bir Neyzen Tevfik anıtı da dikmiştir. Neyzen Tevfik Kartal’dan çok Pendik’e yakışan bir kültür mirasıdır.
[2] Neyzen Tevfik’in taşlamalarının hepsi çok güzeldir. Ama en bilineni şudur:
“Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler.
Künyeni almak için partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler!”
[3](sertabib : başhekim; kudret-i İlmiye: bilginin gücü; Miri: devlet
[4] Neyzen Tevfik Atatürk ile ilgili yazdığı şiirlerinden birisi şöyledir:
“Ne arasın Tanrı ile aramda
Sen kimsin ki orucumu sorarsın
Hakikaten gözün yoksa haramda
Başı açığa niye örtü sorarsın
Rakı, şarap içiyorsam sana ne
Yoksa sana bir zararım içerim
İkimiz de gelsek kıldan köprüye
Ben dürüstsem, sarhoşken de geçerim
Esir iken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp Atatürk’e dua et
Senin gibi dürzülerin yüzünden
Dininden de soğuyacak bu millet
İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk’e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine doğardın ama
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz”