Tarih öncesi dönemlerde insanlar avcılık ve toplayıcılığın yanı sıra besin gereksinimlerini karşılamak amacıyla balıkçılık da yapıyordu. Balıkçılık günümüzde de belirli yörelerde önemini korumaktadır v her uygarlıkta farklı bir gelişim göstermiştir. En eski balıkçılar büyük bir olasılıkla yerleşik deniz canlılarını ya da yavaş hareket eden kabukluları elleriyle yakalamaktaydı.
Tarım ve hayvan yetiştiriciliğinin başlamasının ardından insanlar belirli bir yere yerleşmek gereksinimini duydu ve bunun sonucunda da avlanan balıkların yerleşim bölgelerine taşınması sorunu ortaya çıktı. Bu durum balıkların uzun bir süre korunmasını sağlayacak tuzlama ve tütsüleme gibi yöntemlerin gelişmesine yol açtı. Giderek denizler en önemli avlanma bölgeleri durumuna geldi.
Teknelerin gelişmesine bağlı olarak balıkçılar daha açık denizlere çıkmaya başladı. Ancak ortaçağ boyunca kıyı balıkçılığı deniz balıkçılığının en önemli kesimini oluşturuyordu. Kıyıyla avlanma bölgeleri arasındaki uzaklığın artması 1400 yıllarında ringaların bozulmalarını önleyen bir yöntemin bulunması sonucu gerçekleşti. Bu yöntemde balıkların solungaçları, kalbi ve bağırsakları bir bıçakla çıkartılıyor ve kanın büyük bir bölümünün akması sağlanıyordu.
Daha sonra balıklar pankreasları çıkarılmadan tuzlanıyor ve fıçılara diziliyordu. Bu yöntem balığın etinin daha yumuşak ve lezzetli olmasını sağlıyordu. Kuzey Denizindeki balıkçılıkta Hollandalılar bir tekel oluşturdu. 1476 yılında Flander, Zeland ve Hollanda’nın toplam 250 balıkçı teknesi vardı.
Yaklaşık olarak 1600 yıllarında kıyı balıkçılığında tarak kullanılmaya başlandı. Bu ağlar özellikle yassı balıkların avlanmasına elverişliydi. “Sayingh” denilen küçük torba ağlarla da karides avlanıyordu. 19. yy ’da önemli değişiklikler oldu. Örneğin ağır kenevir ağlar yerine çok daha hafif olan pamuk ağların kullanılması denendi.
1866 yılında ilk kez pamuk ağlar taşıyan yelkenli bir balıkçı teknesiyle avlanmaya çıkıldı. Yelkenlilerin yerini motorlu teknelerin almasıyla balıkçılık daha etkin bir biçimde yapılmaya başladı.
Torba biçiminde ağ kullanan balıkçılar deniz dibinde yaşayan balıkların yanı sıra suyun üst tabakalarında yaşayan açık deniz balıklarını da avlamaya başladı.
Günümüzdeki balıkçı tekneleri balıkların soğuk hava depolarında korunduğu yüzen fabrikalar durumuna geldi. Teknik gelişmeler yalnız gemilerin hızını artırmakla kalmayıp balıkların yerlerinin saptanmasını da kolaylaştırdı.
Günümüzde sonar aygıtıyla yerleri saptanan balıklar daha az insan gücü kullanılarak daha hızlı ve verimli bir biçimde avlanabilir. Bu gelişmeler bazı balık türlerinin aşırı ölçüde avlanması sonucunu doğurdu. Sınırlı tarım olanakları bulunan Japonya günümüzde balıkçılık alanında dünyanın en güçlü ülkesidir.