Putçuluğa Karşı Hakikatin Arayışı: İbrahim’in Yolunda
Adem Elçi'den sonra din, fetret dönemi denilen bir süreç yaşamış; insanlar vahyin izlerini kaybedip putçuluğa yönelmiştir. İbrahim Elçi, bu fetret dönemine son veren bir elçi olarak öne çıkmıştır. Üstelik, babası bir put yapıp satan kişi olmasına rağmen, Allah onu seçmiş ve tevhid inancını tesis ettirmiştir.
Kâbe’nin temellerinin atılmasıyla ilgili aktarılanlar, çoğu zaman özünden saptırılmıştır. İnsanların bir kara taşa ya da binaya tapması, Allah’ın istediği bir şey olamaz. Allah, insana evreni ve kalbini bir tapınak olarak sunmuştur. Kalpten daha küçük, evrenden daha büyük bir tapınak mümkün müdür? İşte bu yüzden Allah’ın yarattığı bu yapılara saygı ve sevgi duymalı, insan yapımı yapılara tapınmamalıyız.
Mekkeli müşrikler, kendilerine iletilen mesajları sorgulamadılar ve akletmediler. Şimdi bizler, bize dayatılanları sorguluyor muyuz? İbrahim Elçi, fetretle geçen putçu bir dünya düzenine karşı başkaldırdığı için Allah tarafından methedildi. Eğer Kâbe gibi basit bir yapının inşası nedeniyle övgüye layık görüldüğünü sanıyorsak, bugün Kâbe’nin çevresini saran gökdelenlerin mimarları ve müteahhitleri daha büyük övgüler alırdı.
Kâbe’nin çevresinde dönmek ya da ona yönelmek gibi ritüeller, şekilcilikten öteye gitmeyen bir anlayışla değerlendirildiğinde, putçuluğa benzeyen bir hale gelebilir. Bir Japona, bu davranışın doğru bir dinin gereği olduğunu açıklamak zordur. Uzak Doğu’daki bazı tapınak ritüellerinde de benzer şekilde yedi kez dönülmektedir. Örneğin, Yasunari Kawabata’nın eserlerinde bu tür ritüellerin tasvir edildiğini görebiliriz. Demek ki, Kâbe etrafında dönme uygulaması, uzak doğu kültürlerinden etkilenmiş olabilir.
“Yasaklı mescide artık gidebilirsiniz” ifadesiyle getirilen iznin, şeytanlar tarafından bizlere taptırılmaya çalışılan bir vesvese olabileceği ihtimalini göz ardı edemeyiz. Şeytanlardan Allah’a sığınmayı yalnızca bir ağız alışkanlığına dönüştürdüğümüzde, onların tuzaklarına düşmekten kaçınamayız.
Ben, Sebahattin Okumuş, 15 yıldır putçuluğa karşı mücadele veriyorum. Allah’ın dinini özünden uzaklaştıran her türlü tarikat ve cemaat anlayışına karşı direniyorum. Rabbimden, bana doğru ile yanlışı ayırt edebilme hikmeti ve ilmi ihsan etmesini istiyorum. Gayem, Rabbimin yolunda var olmaktır.
Kâbe’nin etrafında dönmek gibi ritüeller, evrensel bir anlayışla ele alınıp sorgulanmalıdır. Bir ritüel, şekilden öte bir anlam taşımıyorsa, özünden uzaklaşmış demektir. Allah, bizden taşlara veya yapılara secde etmemizi değil, kalbimizi ve aklımızı O’na yöneltmemizi istemektedir.
Sonuç olarak, İbrahim Elçi’nin yolu, putçuluğa ve şekilciliğe karşı hakikatin yoludur. Bu yolda ilerlemek, akıl ve vicdanla mümkündür. Rabbim, hepimizi bu yolda yürüyenlerden eylesin.