Rusya Merkez Bankası, Ulusal Refah Fonu’ndaki rezervlerde değerlendirmek için Türk lirası, yuan ve rupi satın alınmasına yönelik çalışmalar yapıldığını bildirdi.
Merkez Bankası tarafından yayımlanan raporda, ayrıca bütçe kuralları çerçevesinde ilave petrol ve doğal gaz gelirleriyle ABD doları ve avro ile alım satım işlemlerinin yaptırımlardan ötürü imkansız hale geldiği belirtildi.
Yaptırım süreci nedeniyle, bütçe politikasının önemli ölçüde gevşetildiği ve belirlenen harcama sınırlarının aşıldığına işaret edilen raporda, yaptırımlar ve küresel petrol piyasasındaki değişikliklerin göz önünde bulundurularak, bütçe kurallarında değişikliklerin yapılmasına yönelik çeşitli seçeneklerin değerlendirildiği kaydedildi.
Rusya Maliye Bakanlığı’nın, bazı dost ülkelerin para birimleriyle çeşitli işlemler yapılmasına yönelik çalışma yaptığı bilgisine yer verilen raporda, “Rusya Maliye Bakanlığı, Ulusal Refah Fonu’nun yenilenmesi ve harcamaları için dost ülkelerin (Türk lirası, yuan, rupi ve diğerleri) para birimlerine yönelik bütçe kuralı yöntemine ilişkin bir işletim yöntemi uygulanması üzerine çalışıyor.” ifadesine yer verildi.
Özellikle raporda söz konusu adımın atılması halinde, bütçe kuralının ruble üzerindeki döngüsel etkisinin tekrar devam edeceği belirtildi.
Rusya, Ulusal Refah Fonu’nu desteklemek için daha önce dolar ve avro üzerinden işlem yapıyordu.
Ülkenin uluslararası rezervlerinin bir kısmını oluşturan Ulusal Refah Fonu’ndaki rezervler temmuzda 1,4 trilyon ruble artarak 12,1 trilyon rubleye (yaklaşık 201 milyar dolar) çıkmıştı.
Kaynak: AA
Türkçe’ye Ulusal Refah Fonu ya da Egemen Varlık Fonu olarak
çevirebileceğimiz Sovereign Wealth Fund’un dünyadaki ilk uygulaması 1854
yılında Teksas’ta kurulan ve sermaye kaynağı kamuya ait taşınmazlar olan Texas
Permanent School Fonu’dur.
Ayrıca söz konusu uygulamadan sonra, modern anlamda
dünyada ilk kez 1953 yılında hayata geçirilen ulusal refah fonu, sermaye kaynağı
hidrokarbon gelirlerine dayanan Kuveyt Yatırım Otoritesi’dir.
Genelde Ulusal Refah Fonu (URF); ağırlıklı olarak diğer ülkelerin varlıklarına
yatırım yapan, kamu sahipliğinde veya kontrolünde bulunan finansal varlıklar
bütünü (Truman, 2008:1), yükümlülükleri sınırlı veya hiç olmayan, yüksek risk
toleransına sahip, uzun vadeli yatırımcılar şeklinde tanımlanabilir.
Bunun yanı sıra dünyadaki uygulamalardan hareketle Türkiye için bir ulusal refah fonu
modelinin nasıl kurgulanabileceği sorusuna yanıt bulmayı hedefleyen bu
çalışmada, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik yapısının yanı sıra kamu bürokrasinin
de genel özellikleri dikkate alınarak, Türkiye Refah Fonu adıyla Genel Müdürlük
şeklinde örgütlenecek bir yapı önerilmektedir. Türk kamu yönetiminde Türkiye
Refah Fonunu diğer devlet birimlerinden farklı kılan en temel özellik, küresel
finans piyasalarındaki gelişmeler ve uluslararası yatırım fırsatlarının en rasyonel
şekilde değerlendirilebilmesi için bünyesinde farklı sektörlerde uzmanlığa sahip
özel sektör ve kamu çalışanlarının bir arada görev yapacak olmasıdır.
Başlangıçta kamu kaynakları ve çeşitli fonlardan aktarmalarla oluşturulan fon
kaynakları, zamanla kendi kaynağını yaratan bir yapıya sahip olabilecektir.
Devlet yönetiminin en üst düzeyde fon yönetimini oluşturacağı Türkiye Refah
Fonu, parlemento denetimine tabi bir yapıya sahip olacaktır.
Kısacası Ulusal refah fonuna sahip olmanın Türk ekonomisinin yapısal
sorunlarını aşmanın yanı sıra dış politikanın önemli bir enstrümanı olarak
Türkiye’nin uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmasına da katkı
sağlayacağı düşünülmektedir.
Kaynak: Dergipark