Bazı şeyleri anlamak için büyük fotoğraflara bakmakta fayda vardır. İnsan için en büyük fotoğraf elbette ki kainattır. Bu, öylesine bir fotoğraf ki sonsuz hikmeti bünyesinde barındırır. Onun sonsuz adet bileşeni vardır. İçerisinde sistemler, döngüler, çevrimler, iç içe nizamlar vardır. Evrensel hareket türleri ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjiler söz konusudur. Her yönü ile dengelenmiş bir kainatı düşündüğümüzde bazı anahtar kavramlar öne çıkmaktadır. İşte bu kavramlardan biri rüzgar…
Rüzgar öyle bir kavram ki kainat nizamında adeta bir öncüdür, habercidir. Her şeyin en başında ve en sonunda o vardır. Onun membaı nedir, çıkış noktası nedir, başlangıç noktası nedir bilmek mümkün değildir. Kainat nizamındaki sebepler rüzgarın varlığından doğar. Rüzgar varsa sebep vardır, hareket vardır, nizam vardır. Yani rüzgar ilk etkendir. Çünkü onun çıkış noktası ve bitiş noktası idraklerin kavrayabileceği bir şey değildir. Kimse onun giriş ve çıkış noktası hakkında bir şey diyemez. Çünkü ilahi iradeden sual olunmaz. Aslında rüzgar kainat nizamının bir anahtarı gibidir. İlahi ferman hükmündeki anahtar devreye girince kainat nizamı hareket etmeye başlar; her şey bir minval üzerinde döner, dönerken aynı zamanda kayma hareketi meydana gelir ve bu hareketler ile beraber evrensel helezonik hareket (bir çeşit yuvarlanma türü hareket) söz konusu olur. Tüm bunların olabilmesi için elbette ki yer ve mekan değiştirmelerden ve itici kuvvetlerden bahsetmemiz gerekir. Yani evrensel rüzgar kuvveti… Buna ana rüzgar kuvveti benzetmesi de yapabiliriz. Çünkü bunlar nizam kurucu kuvvetlerdir. Nizam kurucu rüzgar kuvvetini uzayın boşluklarının dengelenmesinde görebiliriz, elektromanyetik dalgaların seyrinde görebiliriz, yıldızların, gezegenlerin ve tüm uzay varlıklarının hareketinde görebiliriz. Rüzgar tüm kainatı bir ağ gibi sarmaktadır. Aynı şekilde kuantum alemlerinde de nice rüzgarların söz konusu olduğunu bilmeliyiz.
Kainat nizamını sağlamak üzere iten ve öteleyen bir kuvvet olarak ortaya çıkan rüzgarın yanında içeriye doğru çeken, emen, vakumlayan, iç basınç oluşturan karadelikleri de rüzgarla beraber ortam dengeleyiciler olarak kabul etmeliyiz. Evrensel ana rüzgarlar kainatın incisi olan dünyaya tali bir rüzgar olarak tesir eder. Kurulan nizam içerisindeki tali rüzgarlar en nihayetinde evrensel ana rüzgarların hegemonyasına girer ve yüce yaratıcının hükmü tüm yönleri ile tezahür eder. Sınırsız güç ve kudretin sahibi olan Yüce yaratıcı rüzgarları vesile kılar ve Kürrei Arz bu rüzgarlar sayesinde birçok nimete kavuşmuş olur.
Rüzgarlar, sıcaklık farkları nedeni ile yüksek basınç bölgelerinden alçak basınç bölgelerine doğru meydana gelen bir hareket olarak adlandırılabilir. Yani hava dediğimiz akışkanın yer değiştirme hareketi olarak ifade edilebilir. Güneşin havayı ısıtması ile hava genişler ve diğer ortamları etkilemeye çalışarak akışkan bir hareket meydana getirir. Yatay ve dikey yönde havanın yer değiştirmesi söz konusu olur ve oluşan bu basınç farkı hareketleri rüzgar olarak ortaya çıkar. Burada da öngörülen ve öngörülemeyen birçok hareket ve hikmet vardır. Hem dünya atmosferi içerisinde ve diğer ortamlarda benzer nice rüzgar hareketlerinin akışkanlar mekaniği mantığında olabileceğini mutlaka bilmiş olmalıyız. Rüzgar, kainatın varlıkları anlamındaki en önemli elemanları ile çok yakın ilişkidedir. Su ile, ateş ile, her bir varlık ile, sıcaklık ve soğukluk ile yakın ilişkidedir. Bu nedenle rüzgar çok bileşenli bir güçtür. Onu anlamak için sonsuz adet denge denklemi yazabilseydik, belki yine de onu tanımlamış olamayacaktık. Çünkü rüzgar karmaşık ve kompleks bir etkendir.
“O Allah ki, rüzgârları rahmetinin öncesinde müjdeci olarak gönderir. Nihâyet bu rüzgârlar, yağmur yüklü bulutları pek hafifmişçesine kaldırıp yüklendiği zaman biz onu kuruyup ölmüş bir memlekete sevk ederiz; böylece oraya su indirir de onunla her çeşit ürünü çıkarırız. İşte biz ölüleri de kabirlerinden böyle çıkaracağız; umulur ki düşünüp ders alırsınız.” (Araf Süresi 57. Ayet)
Rüzgar, evrensel bir iletim aracıdır. İlk yaratılan varlıklardan biri olan suyun kainattaki çevrimini sağlayan odur. Tabii olarak gemileri yürüten odur. Tohumları taşıyan odur. Bitkiler alemini büyük bir maharetle aşılayan odur. Yeniden filizlenmenin ve dirilişin habercisi odur. Bulutları, yağmurları, zerreleri taşıyan odur. Bereketleri, yeşillikleri müjdeleyen odur. Hava sirkülasyonu yapan odur. Atmosferi dengeleyen odur. İklimlerin oluşmasına katkı yapan odur. Bu nedenle rüzgar büyük bir nimet olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü rüzgar, büyük bir hizmetkardır. Tüm alemlere katkı sunmaktadır. Rüzgar, Kürre Arzın adeta bir Hızır’ı gibidir. Bu hali ile rüzgar, olağanüstü ve hayaller üstü bir gerçekliğe sahiptir. Rüzgar her yönü ile ibretler manzumesidir.
“Biz rüzgârları aşılayıcı olarak gönderiyoruz. Böylece gökten sağanak sağanak yağmur indiriyor ve bu sayede sizin su ihtiyacınızı karşılıyoruz. Yoksa ne onun kaynağını elinde tutan, ne de onu mahzenlerde depolayan siz değilsiniz!” (Hicr Suresi 22. Ayet)
“Allah odur ki, rüzgârları gönderir; o rüzgârlar da bulutları kaldırır. Sonra Allah o bulutları gökte dilediği gibi yayar ve parça parça dağıtır. Derken bulutların arasından yağmurun boşaldığını görürsün. Allah, o yağmuru dilediği kullarına ulaştırınca, onlar hemen sevinir, yüzleri gülüverir.” (Rum Suresi 48. Ayet)
Rüzgar öyle etkili bir faktördür ki, sapkınların, asilerin ve Allah’a isyan edenlerin cezalandırılmasında da etkin bir görev üstlenebilmektedir. Nuh tufanında Tennurun yani yer kürenin kaynar su ile feveran etmesi” gibi gök kürenin de dondurucu ve çok şiddetli bir rüzgar ile feveran etmesi söz konusudur. Hz. Hûd Peygamberin Ad kavmi, Hûd’u yalanlaması nedeni ile eşi benzeri olmayan bir rüzgarla helak edilmiştir. Öncesinde rüzgarlar yağmurları kesti, tek damla yağmaz oldu ve büyük bir kuraklık meydana geldi. Meşhur İrem bağları bile kurudu ve çorak oldu. O günün muhteşem sayılan medeniyeti yerle yeksan oldu. Kibirli kavim bozguna uğradı. Ad kavmi sekiz gün süren tarifi zor şiddetli rüzgarlarla yerden sökülüp atılmıştır. Rüzgar tufanı Ad kavmini ibreti alem bir hale getirmiştir.
“Anılan Âd kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve “Bizden daha güçlü kim var?” dediler. Onları yaratan Allah’ın kendilerinden daha güçlü olduğunu düşünmezler miydi? Onlar, âyetlerimizi de inatla inkâr ediyorlardı.”
“Sonunda dünya hayatında onlara alçaltıcı cezayı tattırmak için o kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiret azabı ise daha da alçaltıcı olacak, onlara yardım da edilmeyecektir.” (Fussilet Suresi 15 ve 16. Ayetler)
Kürrei Arz’da dağlar dünyayı temsil eder. İnsan gözünü açtığında ilk dağları görür. Dağların heybetinden elbet sual olunmaz. Lakin demir bu dağları yontar ve deler geçer. Dağlara meydan okur. Fakat demirin saltanatı da ateş ile son bulur. Ateş demiri eritir ve onu şekilden şekile sokar. Karizmasını çizmiş olur. Demiri eriten ve güç gösterisi yapmayı deneyen ateşin karşısına ise su çıkar. Su ateşi söndürür. Ateş de benzer akıbetlere uğrayarak suya boyun eğer. Ateşe karşı başarı sağlayan suyun da güç alanındaki hükmünü ortadan kaldıran bir rakibi vardır. Temsili güç savaşlarında rüzgar öne çıkar ve suyu egale eder. Çünkü su rüzgara bağımlıdır. Suyu ve su yüklü bulutları taşıyan rüzgardır. Su, dünyadaki ve kainattaki çevrimini ancak rüzgar sayesinde gerçekleştirmektedir. Bu nedenle rüzgar çok daha başka bir gücün ve hikmetin sembolüdür. Rüzgar güç zincirinin son halkasıdır. Rüzgarı yok edecek bir rakip yoktur. Bu haliyle rüzgar hem dünyanın ve hem kainatın en kritik anahtarlarından birisidir. Gizemlerle dolu rüzgarları yaratan Rabbimize sonsuz kere hamd olsun…
Ali Dama