Herkesin “ekran görüntüsü” ve “kaporta”sına bakılırsa, sütten çıkmış ak kaşığın kendisini sorgulaması ve nasuh tövbesi etmesi lâzım!
Herkes accayip onurlu, şerefli, haysiyetli, delikanlı, mert, sözünün eri, dürüst,efendi, hakkına râzı, kanaatkâr, mütevâzı, nâmuslu, iffetli ve sâdık!
Yeme de yanında yat ya'ni: Baştan aşağı silme “fî eHseni tekvîm= en güzel sûret ve ahlâk” iledolu,zerre kadar “esfele sêfilîn = aşağılık ahlâk/sıfat” yok!
Çoğu insanın “ekran görüntüsü” ve “kaporta”sının “adam gibi adam” olarak görülmesinin iki sebebi var hâlbuki:
1-Korku
2-İmkânsızlık
Adam gibi adamlık tâ ki: Haysiyetsizlik,şerefsizlik, onursuzluk, hâinlik, hilebazlık, düzenbazlık, kibirlilik, iki yüzlülük, nâmussuzluk, deyyusluk, fâhişelik, iffetsizlik, .. gibi bu “aşağılık ahlâk”ı icra etmeye “cesâret edeceği ortam”ı bulana kadar!..
Adam gibi adamlık duruşu; hem aksi yönde davranışta bulunması hâlinde başına geleceklerden “korkmak”tan, bir bakıma “çâresizlik”ten hem de söz konusu davranışı destekleyecek “maddî güçten mahrum olmak”tan kaynaklanıyor!
Hele aşağılık ahlâkı sergilemeye cesaret edecek ortamı bir bulsun ve cesâretlerini toplasınlar,hele maddî güce bir kavuşsunlar; siz o zaman seyreyleyin gümbürtüyü!
Kapalı kapılar ve tenhâ ortamlar ile servet ve iktidar = mevki ve makamlar gibi güç ve ortamlar, bir turnusol kâğıdı gibi kimin kaç karatlık adam olduğunu hemen ortaya çıkartıyor!
Sözümüz,meclisten hem içeri hem dışarı.. İstisnâlar kâideyi bozmaz!
Erkekli dişili, şortlu tişörtlü, kravatlı takım elbiseli, takkeli şalvarlı, sakallı sakalsız,,.. fark etmez; hepsi de “şeytânın iğfal ettiği” aynı torna ve tezgâhın malıdır!
Yaratılmışların en mükemmeli oldukları hâlde, “Esfele sêfilîn: aşağıların aşağısı yapan” ahlâk, içlerini ve dışlarını kuşatmış ve “mütemmim cüz=tamamlayıcı parça” gibi karakterleri hâline gelmiştir.
O aşağılık ahlâkları olmadan; hayatta nefes alamıyor ve yaşayamıyor, kendilerini eksik hissediyor ve kendi varlıklarını fark ettiremiyorlar!
Kaş ve göz işâretine, işmar ve işveye, “heyte lek: hadi gelsene!” demeye gerek görmüyorlar; ahlâksızlık yaparken putlarının yüzünü bile örtmüyorlar!
Esfele sêfilîn sıfat sahibi olmak nasıl bir şeymiş; tâne tâne anlamamızı ve sindirmemizi sağlayacak şekilde, akademik düzeyde ve ordinaryüslük seviyesindeders verirler!
Eğer bu aşağılık ahlâk, para ile satın alınan bir şey olsaydı;bütçe sorunu nedeniyle bütün bu ahlâksızlığın bir sınırı olur, herkes parasına göre ahlâksızlaşır ve bir yerde durmak zorunda kalırdı kesinlikle!
Bu aşağılık sefil mahlûklar: Anadan doğma mı böyledir, yoksa sonradan özel bir kurs ve eğitim almak sûreti ile miböyle aşağılık olmuştur; bu husûsun akademik bir zeminde araştırılması gerekiyor.
Bu esfele sêfilîn ahlâklarına esir olmuş olan aşağılık sefil mahlûklar, fırsat buldukları ânda:
Güvenilmezdir.. Aynen balondaki hava ve küpteki su gibidirler: En ufak bir riskte, en ufak delik ve çatlaktan sızıp olay mahallinden uzaklaşırlar!
Hâindir.. En küçük menfaat için gözlerini hiç kırpmadan ellerindeki iğneyle bütün balonları patlatırlar, baltayla bütün ormanı keserler, balyozla bütün küpleri kırarlar!
Hırsızdır.. Kelime ve hesap oyunlarıyla; “eski, yeni ve eskimez dolandırma yöntemleri”yle muhâtabını alt eder ve soyup soğana çevirirler!
Nâmussuzdur.. Erkeklerin dindâr olanı; dürüstlük, dindârlık, nâmus ve iffet borcunu karısının boynuna sarıp gözü açık oldukları her ân namussuzluk peşinde gezerler!
Erkeklerin ve kadınların “modern ve medenî” olanının da din ve mezhebi yoktur; birbiri ile evli iken de diğer cinsle fink atmakta ve eşinin fink atmasında beis görmezler.
Bu ahlâksızların azıcık nâmuslu olanlarının bile “gömleklerinin arkası” hâriç, gömleklerinin yırtılmadık yeri kalmamıştır. Nâmussuz olmaları nedeniyle, arkalarından kimsenin çekiştirmesine ve yırtmasına gerek kalmadığı için gömleklerinin arkası sapasağlamdır.
Nâmussuzlukta zirve yapanların; ya hiç gömlekleri yoktur ya da dengine getirdiğinde günaha sırt dönmeyip ânında gömleği sıyırıp attığı için, gömleği satın aldığı ilk günkü gibi sapasağlamdır.
Yüzsüzdürler… Bütün bu sıfatlarına rağmen, ortada eleştirilecek hiçbir şey yokmuş gibi davranırlar ve burunlarından kıl aldırmazlar!
Bu mahlûklarla karşılıklı ya da ortaklaşa girişilen her işte; günün sonunda,mutlakâ alçak ve pezoların sayısı bir artar!
Bütün bu âdi sıfatlılara;toptan ve birinci elden temiz bir yüz ve şeref ile hiç kirlenmemiş nâmus, yüksek bir haysiyet ve onur, kararmamış bir vicdan, .. almak gerekiyor, hem de en iyisinden!
Çünkü: İnsanlığın lüzûmu var!
Ama gel gör ki, bu ahlâksızlara: Yağdırsan bir damla değmez, daldırsan bir milim yeri ıslanmaz, içine doldursan almaz, içine aldığı içinde durmaz, dışına diksen-çaksan-yapıştırsan tutmaz!
İşin ilginç tarafı:
*Onur, şeref ve haysiyeti ile yaşayanlar,
*Kimsenin gömleğini yırtmadığı gibi kimseye de gömleğini yırttırmayanlar,
*Sözünde durmanın bedelini ödeyenler,
*ÇAL-arak değil ÇAL-ışarak geçimini sağlayanlar,
Yapayalnızlar.
Uzaydan gelmiş hilkat garibesi yaratığa bakılır gibi “bu mahlûkun bu dünyada ne işi var?” îmâlı tuhaf bakışlar altında yaşamak zorundadırlar!
Allah ıslah etsin,
Bu yazıyı okuduğumda aslında yaşadığımız anı ve çevreleri andıran bir yazı olmuş malesef
Maddiyat uğruna kaybolmuş insanlığın özetidir. Kaleminize sağlık.
Aileden çevreden medyadan ve okullardan aldıkları sıkı bir eğitimle dönüşen yaratıkları iyi tasvir etmişsin onlardan bıkarak anlaşılan güzel kardeşim Özellikle de bazı partililer çoğunlukla cehennemlik kadınlarda görülmekte ve bu aşağıların aşağısı her halleriyle dünyaperest satıcı yaratıklarla maalesef beraber yaşıyoruz
Zaten insan kendi nefsini aşınca;kemalatta yükselmeye başlar,çoğumuz da o yolun yolcusu değiliz,maalesef!
Bu dünyada ahlaklı yaşamak, büyük bedel ister,maalesef bu bedeli çoğu insan ödemez veya ödemek istemez.Çünkü nefsani arzular baskın gelir.
Tşk.ederim Ne ara insanlık böyle oldu Demek ki bir sonraki kuşaklarda başka türlü yaşayacakmış Hadi hayırlısı
İbret dolu, dünya hayatını özetleyen, "var"lığın nasıl "yok"luğa döndüğünü haykıran ders niteliğinde bi yazı...