SANATIN YÜZKARALARI

Mutlak sanat, yüce yaratıcının sonsuz adet bileşenlerle beraber eksiksiz ve kusursuz olarak en mükemmel şekilde mevcudatı yaratması olarak telakki edilir. Kainat nizamı, işleyiş, yazılım ve diğer tüm gerçeklikler fıtrat olarak ortaya çıkar. Bu nedenle fıtrat, mutlak sanatın evrensel yansıması olarak bilinir. Bu sanattan tali sanatlar temayüz eder ve insan da gücü nispetinde bundan istifade eder. Evrensel bir karakter taşıyan sanatı medeniyetlerin bir göstergesi olarak kabul edebiliriz. Eğer bir toplumda sanat aktivasyonu ileri bir derecede ise o toplum aynı zamanda da medeniyette yol almış bir toplum demektir. Böyle toplumlarda sanatçı; imar, kültür, resim, şiir, tiyatro, sinema, edebiyat ve müzik gibi alanlarda öne çıkar ve topluma katkı sağlar. Fayda kavramı acısından heykel konusunun durumu ise çok daha başka başkadır. Çünkü genelde heykellere hakikatlerle bağdaşmayan yüksek manalar ithaf edilmektedir. Bu durum aynı zamanda bir inanç zafiyetine de neden olabilmektedir.

İnsan için sanat; fıtratın muayyen şekillerdeki yapısının tasarım marifetiyle görsele yansıtılması demektir. Duyguların ve düşüncelerin estetik olarak itinalı bir şekilde yalın ve özgün olarak ortaya konulmasına da sanat denmektedir. İnsanın fıtrattan esinlenerek ortaya koyduğu sanat için; hisler, duygular, bilgiler ve tasavvurlar yüksek konsantrasyon dahilinde devrede olur. Sanat dediğimizde, zarafet, letafet, güzellik, incelik, sadelik, saflık, temizlik, estetik, asalet, narinlik, nezaket, naiflik gibi kavramlar işin içerisindedir. Sanattan söz etmek için mutlak surette uyum kavramına riayet edilir. Uyumu olmayan her ne varsa orada ya bir eksiklik, ya bir fazlalık, ya bir taşkınlık, ya bir bozukluk ve ya da bir çirkinlik vardır. Tabiatın ahengine, uyumuna, melodisine, çağlamasına, ezgisine, sesine ve görünümüne benzemeyenden sanat mülahazalarının çıkması mümkün görünmemektedir.

Kemale eren bir ustalıkta azametli, gösterişli, heybetli, görkemli, göz kamaştırıcı ve mükemmeliyetli eserlerin veya ürünlerin çıkması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Hangi alanda olursa olsun tabiat ile ve maneviyat ile aynileşen hemen her şeyde sanatın emareleri ve alametleri vardır. Yani sanat dediğimizde altyapısı muhkem olan bir kavramdan veya kimlikten bahsedebilme imkanımız vardır. Yüce yaratıcının yarattıklarına benzeme derecesi sanatın kalitesini ve güzelliğini ortaya koyar. Dünyamızda fıtrattan uzak olan her ne varsa orada bir sanattan asla söz edilemez. Çünkü tüm kainat ve mevcudat sanatın orijinal halidir. Sanatın merkezi tüm kainatın ta kendisidir. Zira her yerde sınırsız mutlak güç ve azamet sahibinin imzası vardır.

Sanatçı söz konusu olduğunda; işini hakkı ile ve en iyi şekilde yapan, işini seven, işinin ehli olan, işi ile ilgili her bilgiyi öğrenen ve tecrübe eden mahir kişi akla gelir. Gerçek sanatçı, çalışkan, titiz, dikkatli, sabırlı, itinalı, saf ve temizdir. Sanatçı kimliği taşıyan birinin en büyük mahareti kıyas yapabilmesidir. Çünkü mutlak sanatın tezahürlerine benzetme yapabilmek için kıyaslara ve analitik çözümlere ihtiyaç vardır. Gerçek sanatçı iyi analiz eden, iyi hesap eden, iyi gözlem yapan, iyi hisseden, iyi kıyas eden kişi demektir. Şunu da belirtmeliyiz ki, sanatçı dediğimizde ilham sahibi nasipli bir kişilik söz konusudur. Gerçek bir sanatçıda hem aklın dili, hem kalbin dili ve hem de gönlün dili her daim devrededir. Gerçek bir sanatçı hem tabiatla ve hem de toplumla her zaman barışıktır ve böyle bir sanatçı her zaman halk ile hemhal olarak bütünleşmiştir. Böylece saygınlığı da hak etmiştir. Bu haliyle müspet bir sanatçı her zaman Hak’ka yakındır ve Hak’kın yarattıklarına daima yüksek dereceden bütün benliği ile hayranlık duyandır.

Mutlak sanatın ve diğer tüm sanatların sahibi olanını tanımayanın gerçek sanatçı olması zor görünmektedir. Fıtratın karşısında durarak üretilen her varsa bu asla sanat değildir. Çünkü fıtrat karşıtlığı hakikatlerle bağdaşmaz. Bu nedenle yanlış ve kötü olan bu yolu takip ederek ortaya çıkanlar fıtrata uymadığı için ve fıtratı bozduğu için bu kişilere sanatçı bozuntusu denmektedir. Çünkü onların karakterinde tabiata kötülük yapmak vardır, ahlaki değerleri bozmak vardır, sapkınlık vardır, sapıklık vardır. Onların niyetleri bozuktur. Sanat anlayışları kıttır. Bu tipler sanatı bir maske olarak kullanırlar. Bu sözde sanatçıların asli görevi şeytani hasletleri ve ritüelleri ortaya koymaktır. Yani bu yobaz şahsiyetler sanatın yüzkaralarıdır.

Ne yazık ki ülkemizde sanattan habersiz olarak kendini sanatçı zanneden büyük bir güruh vardır. Bunlar arabesk bir zihniyetle meşru olmayan yol ve yöntemlerle yıkıcılığı ve bozgunculuğu gaye edinmekte ve topluma zarar vermektedir. Toplumun inancına, tarihine, kültürüne, mazisine, geleneklerine, aidiyetlerine ve mahremiyetlerine saldırmayı sanat zanneden bu zavallı sahte sanatçılar toplumun yüzkaralarıdır. Bunlar aynı zamanda istismarcı sanat teröristleridir. Yakın tarihimizdeki yıkıcı ve bölücü her hadisede bunların en önde olması sanat adına en acı olan bir durumdur. Millete ve mukaddesata düşman olan bu gayrımilli sahte sanatçı zevatın sürekli olarak kin ve nefret tohumları ekmesi onların sanatçı olmadıklarına açık bir delildir. Polemikçilerden, yalancılardan, sahtekarlardan, istismarcılardan, dini ve milli kavramlarla alay edenlerden, her şeyi bilmiş gibi ortaya çıkanlardan, her yanı kibirle kaplanmış olanlardan ve suratlarında gram meymenet olmayanlardan sanatçı çıkar mı?

Küfürbazlıktan, yalakacılıktan, ukalalıktan, yalancılıktan, şaklabancılıktan, pespayelikten, teşhircilikten, pişkinlikten, tacizkarlıktan, rezillikten, çirkinlikten, tahripkarlıktan, hayasızlıktan, edepsizlikten, kabalıktan, kabadayılıktan, cahillikten, bozuk lisandan, iftiralardan, iğrenç komedilerden, yozlaşmış hal ve hareketlerden beslenen sözde sanatçıların zararlı sanatları yerin dibine batsın. Olmaz olsun böyle sanat… Onlara kol kanat geren sinemaları, tiyatroları, gazeteleri, müzikleri, televizyonları, sanal ve görsel tüm medyaları da yerin dibini boylasın. Devletine, milletine, halkına, dinine ve diyanetine her fırsatta muhalefet eden bu sefil zevatın sanat diye bir gayesi olabilir mi? Onların gayesi sanat icra etmek ve sanat eseri üretmek değildir. Onların gayesi, ülkemizin ilerlemesini engellemek, güvenliğini zaafa uğratmak, ahlaki erozyon meydana getirmek, halkın gönlündeki kutsal kavramları zayıflatmak ve alabildiğine sanatın tüm kaymağını yiyerek toplumu sömürmektir. Onların gayesi, insanımızı Ağustos böceğine çevirmek, çalışmaktan ve üretimden alıkoymak, miskin hale getirmek, eğlence toplumu olarak dönüştürmek ve alabildiğine uyuşturmaktır. Onların gayesi, meşru olmayanı teşvik etmek ve her alanda haramlara bulaşık bir toplum meydana getirmektir. Onların yaptığı şey şeytani bir dansözlükten başka bir şey değildir.

Sözde sanatçıların dahili ve harici şer şebekelerinden beslendiklerini bilmeyen yoktur. Hiç hakketmedikleri halde ödül alan, paye alan, takdir gören, alkış alan bu sahtekarların meydanları boş bulmaları elbette ki onların haklı olduğu manasına gelmemektedir. Onların sürekli toplum önünde olması ve en görünürlerde bulunması da mevzilere hakim oldukları manasına gelmemektedir. Çünkü onların her yaptığı şey boşunadır. Onların her hareketi Hak rızasına muhalefet demektir. Onlar adeta gerçek sanatın ana kaynağını teşkil eden fıtrata meydan okumaktadırlar. Bu nedenle onlar büyük bir bataklığa saplanmışlardır. Kokuşmuş bataklıktaki bu güruhun elbette ki başarı şansı sıfırdır.

Tarihin her sayfasında sanatın yüzkaraları vardır. Bizim kadim tarihimizde ise daha fazlası vardır. Geçmişte ve günümüzde karanlık emel güden nice sinsi sözde sanatçı zevat ortalıklarda boy göstermektedir. Onlar ekmeğini yediği ve suyunu içtiği toprakları müstemleke memleket olarak görmekte, kutsal değerlere ve can vatana kem gözle bakmaktadırlar. Hilalin burçlarda dalgalanması onları rahatsız etmektedir. Lakin ne yapsalar boştur… Batıla hizmeti şiar edinen şer şebekeleri, onların sanatçı kimliğine bürünen maskotları, tüm sözde sanat camiasının baronları ve ağa babaları kaybetmeye mahkumdur. “Hak geldi batıl zail oldu”

Ali Dama

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.