Sevgilim,
Gün çoktan aydı memlekette, kuşlar sabah ezanıyla rızkını kovalamaya başladı. Doğa uyandı, güne bakanlar güneşi selamladılar bile...
Simitçi, fırından yeni çıkmış simitlerini satmak için yola koyuldu. Fırın, esnaflar, dükkanlarını çoktan açtılar...
Çaylar demlendi, kahvaltılar yapıldı. İşe gidenler trafiğe karıştı... Ben mi? Beni sorma be sevdiğim; eksik, yarım, biçare gönlümle, işsiz güçsüz, sensizim işte... Gün hazır, ben hazırım çoktan, gelebilirsin artık...
Sevgilim,
gün öğle saatlerine vardı biliyor musun? Memleketim yorulmaya başladı koşuşturma içinde. Memurlar öğle yemeğine çıktı, trafik iyice yoğunlaştı... Ev hanımları ev işlerini çoktan bitirip, komşuya gittiler bile; çaylar, kahveler, dedikodular havada uçuşuyordur... Belki de beni konuşuyorlardır; "Hayırsızın birini sevdi!" Diye ama sen onlara aldırma. Senin kalbinin gül bahçesine hiç girmediler ki onlar, güllerinin mis kokusunu hiç koklamadılar ki; bilmesinler zaten.
Koskoca öğleyi de devirdim. Boşuna sorma beni; sensizlik, öyle biçare başımda nöbet tutuyor işte...
Sevgilim,
İkindi vakti geldi memleketime; çocuklar güneşin etkisini arttırmasıyla beraber attılar kendilerini sokağa, kendilerince özgürlüğe... Ben mi? Beni sorma be sevdiğim; anlatsam anlamazsın ki, anlasaydın gitmezdin... Anlasaydın esen rüzgar kokunu getirmezdi burnuma. Keşke burada olsaydın ama yoksun işte memleketimi ve beni sensiz bıraktın...
Sevgilim,
Akşam çoktan oldu bile. Şimdi yemeği hazırlayıp, soframı kuracağım. Merak etme sakın; tabağın, çatalın, kaşığın hazır her zaman olduğu gibi masanın sağında...
Sevgilim,
Bugün erken yatacağım. Aynı saatte, aynı yerde, rüyamda buluşuruz ama lütfen geç kalma olur mu? Çünkü, seni çok özledim!
Seda Özlem Başpınar