SEVGİ/SİZLİK
Sevgi nedir sorusuna ” Sevgi emektir, güvendir.” cevabını vevrir Cengiz Aytmatov.
Sizi bilmem ama ben Tanrı’nın dünyayı sevgi ile yarattığını düşünüyorum. Öylesine sıradan bir söylemle değil, hakikatli bir sevgi ile…
İnsan sevgi ile var oldu ve yoğuruldu. Doğumundan itibaren sevgi ile devam etti serüveni. Farkında olunsun veya olunmasın hâla sevgi ile var olmaya devam ediyor, edecek.
Annemin sık kullandığı bir atasözü vardır. “Çiğnemeden lokmanı bile yutamazsın.” der. Lokmanın mideye yolculuğu diş ve dil işbirliği ile başlar. Bundan bile anlıyoruz emek olmadan hiçbir şey olamayacağınıâ
Sevgi somut bir kavram değildir .Gözümüzün gördüğü bir nesneyi tanımlar gibi tanımlayamayız. Bir ağacı, çiçeği kuşu kolayca anlatırız. Lakin sevgi hem soyut hem derin bir kavramdır. Ancak sezgilerimizle, duygularımızla biliriz, hissederiz birinin bizi sevdiğini veya birini sevdiğimizi. Güven ve benzeri kavramlar için de bu böyledir. Nesneleri gözümüzle, sevgi gibi soyut kavramları gönlümüzle görürüz, hissederiz.
Peki ne oldu da Kabil Habil’i öldürdü?
“Habil’in öldürülmesinden önce var olan kıssanın başlangıç bölümü sayılacak nişanın ta kendisiydi. Ortada bir adam, bu adamanın yüzünde de bir nişan vardı, başkalarını korkutan bir nişan.” diye tanımlar Hermann Hesse Kabil’i.
İnsanlık tarihinde bilinen ilk cinayetle başlar sevgisizlik. İnsan (Kabil) nefsine yenilerek kıskançlık ve bencillik ile öldürmüştür Habil’i.
Pekçok kaynak Habil ve Kabi’lin kardeş olduğunu söylese de çeviri hatası olduğuna değinmek isterim. Adem’in iki oğlu Habil ile Kabil deği de iki adem( insan) oğludur doğru çeviri. Akla ve mantığa daha yatkın olduğundan.
Konumuz insanın sevgi ile başlayan serüveninin cinayete evrilmesi olduğundan sözü fazla uzatmadan konumuza döneyim.
Dini anlatılara göre Tanrı’nın emrine karşı gelen ilk insan Kabil, Habil’in ikizi ile eşleşmek istemez. Çünkü kendi ikizi daha güzeldir.Aklima’nın Habil’in ikizinden güzel olması nedeniyle kıskançlıkla başlayan bu karşı gelişin sonu cinayettir. Kabil Habil’i öldürür ve insanın sevgi ile yoğurulan çamuruna kan bulaşır. Aynı zamanda insanın yasakla ikinci kez tanışmasıdır bu.
bu noktada kendi düşüncemi belirtmeden geçemiyeceğim. Zira Kuan’da Habil ile Kabil ismi geçmez. İki adem (isan) oğulları veya adem (insan) oğulları diye çevirebiliriz, Habil ile Kabil’in Adem’in biyolojik çocukları olmadığı, iki adem (insan) oğlu olduğu yönünde kanâatlere bakarak.
değinmek istediğim; ilk cinayetle başlayıp günümüze dek süregelen süreçte insanın sevgi, merhamet, anlayış, empati yoksunluğu, kıskançlık ve bencillikle, insan olma yetilerini kaybetmeye doğru evrilen serüveni. İnsan, nefsine yenilmiş ve tanrı’nın İblis’e “Benim yarattığım insanı yolundan dönderemezsin, sana kıyamete kadar izin veriyorum!” sözüne karşılık Tanrı’yı yanıltmıştır.
İnsan sevgi ile var edildi dedik. Lâkin aynı insan nefsine yenik düşerek sevgisizlikle yoğurdu kendisini. İnsanın yeryüzünde özgür iradesi ile başbaşa bırakıldığının da kanıtıdır bu aynı zamanda. Külli irade dışında kalan eylemleri özgür iradesi ile kendinin belirliyor olması. Tanrı insanı donanımladı ve özgür kıldı. Bu sebepledir ki, insan kendinden mesul. Yazar bu sebeple “Bir insan için en zor şey, her gün insan kalabilmektir.” der.
Cengiz Aytmatov’un sorduğu soruyu bu gün de kendimize sormamız gerektiğine inanıyorum.
Sahi, neydi sevgi?