17 Kasım Gecesi
Gece, insanın derinliklerine doğru yaptığı bir yolculuğun başlangıcıdır. Tüm seslerin sustuğu, gölgelerin uzadığı, yalnızca düşüncelerin yankılandığı o vakitte, üç farklı kitabın sayfalarında kaybolmuş bir zihin... Gündüzün telaşını uykuyla gömen, gecenin örtüsüne bürünerek ruhunu aydınlatmaya çalışan bir birey...
Kayseri'deki milli maçın heyecanıyla dolan evin havası, babayla paylaşılan anların sıcaklığı... Ardından kitapların, düşüncelerin ve satır aralarına sıkışmış varoluş sorgularının derinliği... Zaman sanki bu gece yavaş akıyor; her bir dakika daha uzun, her bir düşünce daha yoğun.
İnsanın varoluşuna dair sorular, kitapların rehberliğinde kendine yol buluyor. Düşünceler bir aritmetik gibi düzenlenirken, bilinmezin içinde anlamlı bir kaos saklı. Gece, insanın kendiyle yüzleştiği, en huzurlu ve samimi anların sahnesi oluyor.
İzinli geçen bu zaman, sadece bedene değil, ruha da bir izin veriyor. Sessiz mutluluğun kollarında, insanın "doğru yolda mıyım?" sorusuna bulduğu yanıt, huzurun ta kendisi. İşte, bu gece yalnızca bir gece değil; insanın kendi varlığına şahitlik ettiği, ruhunu onardığı ve kitapların ışığında bir adım daha ileriye gittiği özel bir an.
Ve böylece, 17 Kasım gecesi, sadece bir tarih değil, bir ruh hâli olarak kalıyor geride.