DARBELER ve SİYONİZM (1)
Abdülhamit Han; Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı ve 113. İslam halifesi olarak 31 Ağustos 1876 tarihinde çıktığı tahttan 27 Nisan 1909’a tarihine kadar geçen yaklaşık 33 yılda devleti yönetti ve 31 Mart Vakası “II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış büyük bir ayaklanma ve darbe teşebbüsüdür.” sebebiyle İttihat ve Terakki ileri gelenleri tarafından tahttan indirilmiştir. 31 Mart vakasının yaşanmasına neden olan durumlar ise; sözde Halk arasında kutuplaşmalar ortaya çıkmış, İttihat ve Terakki cemiyeti yönetimdeki yerini sağlamlaştırmak için kendi içinden atamalar yapmış, bu durum irtica savunucularına ters gelmiş ve yönetime karşı bir düşmanlık ortaya çıktığı söylemlerine dayandırılmıştır.
Cumhuriyetimizin ilanından sora yaşanan 27 Mayıs 1960,” başta üniversite öğrencileri olmak üzere halkın birçok kesimi uygulanan politikalara karşı çıkmaya, baskı ve sansür politikaları ile Atatürk ilke ve inkılaplarından uzaklaşıldığı bahanesi yalanı gerekçe edilmiştir” 21 Ekim 1961, 22 Şubat 1962, 20 Mayıs 1963, 20 Mayıs 1969, 9 Mart 1971 tarihlerindeki darbe girişimleri ve ayaklanmalar ı, 12 Mart 1971.” 1969 seçimlerinden sonra Süleyman Demirel yönetimindeki Adalet Partisi iktidara gelmişti Cumhuriyet Halk Partisi ise ana muhalefet konumundaydı. Fakat 1968 yılından beri süre gelen anarşi ve terör olayları ülkeyi günden güne yıpratmaktaydı. Sık sık yaşanan öğrenci hareketlerine karşı polis ile üniversite öğrencileri arasında çatışmalar vuku buluyordu. Bu güvenlik zafiyetlerinin yaşandığı düzensiz ortamın oluşması başarılmış ve ordunun müdahalesine sözde haklı gerekçe oluşturulmuş, Sonuç olarak 12 Mart 1971 tarihinde Genel Kurmay Başkanı Memduh TAĞMAÇ, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk GÜRLER, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal EYİCEOĞLU ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin BATUR tarafından Cumhurbaşkanı Cevdet SUNAY' a bir muhtıra verilmiştir. 12 Eylül 1980 darbesi “yine; üniversite öğrencileri baş aktör/aktris yapılmak suretiyle siyasi otoriteye (millet iradesine) karşı hükümetin uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalar gerekçe edilerek üretilen sağcı solcu kavramları üzerinden sağ ve sol görüşlü gençler üniversitelerde birbirlerine saldırtılmış, kolluk kuvvetleri (polis) dahil birçok meslek örgütü üretilen sağ sol kavramları ile kamplara böldürülmüş, Siyonizm’in kirli amaçlara hızla ulaşılmıştır, 1972 yılında başta Deniz Gezmiş gibi birtakım sözde devrimcilerin idamı üzerine olaylar daha da alevlenmiş, silahlı çatışmalar artmış, artık ülkede neredeyse her gün bir bomba patlıyor, bir kahve taranıyor halinin oluşması” darbeye gerekçe yapılmıştır. Bu olayların olduğu dönemde Ülkenin her satında “sıkıyönetim varken” milli iradeye darbe yapılma amacı için Ülkedeki terör,anarşi ve milli güvenliği tehdit eden unsurların önüne geçilmemiştir. 28 Şubat 1997,” Post modern darbe, Necmettin Erbakan'ın başbakan, Tansu Çiller'in başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla "irtica" gerekçe edilerek ordu ve bürokrasi merkezli süreç başlatılarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime doğrudan el koymayıp medya aracılığıyla hükûmetin istifaya zorlanmış ve başarılmıştır. 27 Nisan 2007 muhtırası, E-muhtıra da diyebileceğimiz 27 Nisan Bildirisi, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay Başkanlığının cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısı ile 27 Nisan 2007 tarihinde gece saat 23.20'de yaptığı, laiklikle ilgili açıklama "muhtıra" olduğu yönündedir. 17-25 Aralık 2013 FETO cu ve ideolojik saplantılı yargı unsurlarının ürettiği sözde yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ve 15-16 Temmuz 2016 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kendilerini Yurtta Sulh Konseyi olarak tanımlayan bir grup FETOŞ’cu ve darbe yapmayı alışkanlık haline getirmiş ideolojik saplantılı ABD, AB destekli askeri ve sivil, onun bunun taşeronluğuna soyunmuş Siyonizm’e hizmet etmeyi ilke edinmiş personel tarafından darbe girişimi yapılmıştır.
devam edecek