DIŞ TİCARET ve MİLLİ PARA
Kapitalizmin emperyalist emelleri; genellikle gelişmemiş ve/veya gelişmekte olan ülkelerde yoğun bir şekilde yaşam alanı bulmuş, bu ülkelerde imkânsızlıklar üreterek eğitim öğretim faaliyetlerine taşeronları eliyle müdahale edip imkânsızlık ezberleterek emperyalist emellerine kolayca ulaşabilmekte ve sürdürülebilir yapmaktadır.
Faiz; emperyalizmin bir aracıdır. Prof., Doçent, Okutman veya Ekonomist olduğu iddiası ile serbest piyasada rol almış kişi ve kişilerin faizin yükseltilmesi milli paranın diğer paralar karşısında değerinin düşmemesine ve/veya değerini korumasını sağlar tezi, ezberden/ezberletilenlerden ibaret olup bilerek veya bilmeyerek emperyalizme hizmet etmenin bir öğretisidir/çabasıdır. Sömürgeciliği yaşam tarzı haline getirmiş, ülkeleri sömürerek zenginleşmiş ülkelerde faiz düşük oranda belirlenirken hatta bazı ülkelerde (-) oranda faiz yani paranın saklanma bedeli oranlı faiz uygulanmakta iken gelişmemiş ve/veya gelişmekte olan ülkelerde faizin artırılması dayatması emperyalizmin sürdürülebilir olma amacına yönelik olduğu, bu amaç için sömürülen ülke insanının kullanılması üzüntü verici ve düşündürücüdür.
Piyasada alım satımı yapılan mal ve hizmetin piyasa değeri altında bir maliyetle üretiminin gerçekleşmesi ve sabit maliyetlerin mal ve hizmet üzerindeki payının minimum düzeye inmiş bir arzı gerçekleştirmiş bir ekonomide, iç ve dış piyasaya mal ve hizmet üretip dış ticaret fazlası veren ülkenin milli parasının değerini koruması tek başına yeterli olamayıp, milli paranın dünya piyasasındaki dolaşım hızının yüksek oranlı hızlı olması ile mümkündür. Japon ekonomisi dış ticaret fazlası verirken Japonya yeninin piyasa değerinin düşük seviyede olması “japon Yen’inin” dolaşım hızının düşük olmasına, oysa abd’nin trilyon dolar dış ticaret açığı varken “abd dolarının” piyasa değerinin yüksek olması dünya piyasasındaki dolaşım hızı ile doğrudan ilgilidir. Bu nedenle; özellikle gelişmemiş ve/veya gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş olup “birleşik ve/veya birlik” olan emperyalizmi hayat bicimi haline getirmiş ülkelerin emperyalist emellerine karşı milli paraları ile ticaret yapmaları ve/veya yeni birlikler kurup piyasa rekabetini insanlığın refahı için artırma çabası içinde olmak bir gereksinim değil bir zorunluluktur.