HUKUKCU VESAYETİNE DİKKAT
Ülkemiz eğitim öğretim sürecinden yetişmiş hukuk sistemi içinde görevli hukuk unsurlarının/kişilerinin;- yüksek eğitim öğretim sürecindeki mesleki öğretilerin, kişiliklerine ne şekilde etki ettiği, hangi ruh halini kazandırdığı, kendisini nasıl ifade ettiği, algıladığı toplumdaki yeri ile meslek hayatında; -iddia (Savcılık);araştırılmış gerçeklikler, - savunma (avukatlık), faaliyetlerinde mağdurun hakları ile sanığın suç ve ceza/beraat savları, -karar (Hâkim), aydınlatılmış gerçeklikler, taktir hakkı, -meslek örgütü ve unsurlarının vicdani sorumluluk duygusu ve bu duygunun kendisinde yarattığı etki, -zaman; geciken adalet, adalet değildir ilkesi.
Bir hukuk sisteminde, sistemde çalışan hukuk unsurlarının etik davranış ilkelerine hangi ölçüde riayet ettiği ile adli vakaların karara bağlanma süre ve süreçleri; adli vakaların artış/azalış oranı ile ilintilidir.
Ülkemizde; hukuki mevzuat, hukukçu ve alt yapı, bu sektörde çalışan insan kaynağı yeterli sayıda ki; ben öyle düşünüyorum, iken adli vakaların karara bağlanmasında yaşanan gecikmeler yeni adli vaka ürettiğinden/üreteceğinden, bu sistemde çalışanların ilgili mevzuata göre her vaka için nemalandığı, nemalandırıldığı (vekâlet ücretleri) düşünüldüğünde vakaların karara bağlanması camianın savunma unsurlarını işsiz bırakacağından ve/veya mahkeme salonlarına düşen davacı ile davalı arasında mahkeme süreci uzadıkça davacı ve davalı için maliyet artacağından, davalı devlet örgütü ise ki, genellikle bu böyledir, devlet örgütü ile davacı vatandaş mahkeme salonlarına taşınmış olacağından, bu durumun yoğunlaştığı ölçüde siyasi sonuçlar üreteceği içindir ki, hukuk vesayetine kapı aralanmış olacak, mutsuz huzursuz vatandaşın devlete ve milli iradeye güveni kalmadığı ortam üretildiğinden ki; ülkemizde bu durum yaklaşık on yıldır ilmek ilmek işleniyor, hukukçu vesayeti darbesi ile karşı karşıya kalınacaktır.
Milli irade; yasama organı TBMM,yürütme organı Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde egemenliğini sürdürmektedir/sürdürmelidir. Millet adına karar verme yetkisi sadece ve sadece TBMM ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminindir. Unutulmamalıdır ki; ülkemizde geçmişte yaşanan ne kadar darbe varsa darbe öncesi vatandaşta mutsuzluk huzursuzluk, darbe yapıldığı gün ise vatandaşın alkışları vardır.