İLTİCA/MÜLTECİ AKINLARI’NA OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN BAKIŞI -2-
Kendi topraklarından çıkıp başka topraklara sığınmak zorunda kalan insanlara mülteci denir.
“II. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde ise kitlesel nüfus hareketleri genellikle Avrupa dışında, üçüncü dünya ülkelerinde görülmüştür. Tüm insanlık tarihinde yaşanan sayılamayacak çokluktaki nüfus hareketlerini saymaya çalışmak elbette bu çalışmanın çerçevesi içinde mümkün değildir. Ancak yakın tarihte, Ruanda ve Tanzanya’daki Mozambikli mülteciler, Hindistan’da sayıları 10 milyonu bulan Bengalli mülteciler, Vietnam ve Kamboçyalı mülteciler, İran devrimi sonrası ülke dışına kaçan rejim muhalifi mülteciler, İsrail işgalinden sonra topraklarından sürülen Filistinli mülteciler, 1979 yılında yaşanan işgalden sonra Afganistan’dan kaçan altı milyon mülteci -ki hâlâ bir kısmı bir türlü bitmek bilmeyen iç savaş nedeniyle ülke dışında kalmaya devam etmektedir-, Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’tan kaçarak İran’a sığınan 1,3 milyon Iraklı, Türkiye’ye sığınan 460.000 Kürt mülteci, Bosna- Hersek ve Kosova’da yaşanan savaşlardan kaçarak çok sayıda ülkeye sığınan binlerce insan, 20 yıl kadar devam eden Somali iç savaşı yüzünden ülke dışına kaçan 350.000 kişi, Afganistan ve sonrasında Irak işgalinin ardından başta komşu ülke Suriye’ye olmak üzere sığınan iki buçuk milyon, Sudan’ın Darfur bölgesinde yaşanan insani krizden ötürü iki milyon, öncesinde ise güneyde dört milyonu aşkın ülke içinde yerinden edilmiş insan ve 400.000 kadar olduğu tahmin edilen ülke dışına kaçanların oluşturduğu kitlesel iltica hareketleri, Myanmar’da Arakanlı Müslümanları hedef alan son şiddet dalgası sonucu sadece üç haftada 400 bini aşkın kişi evlerini terk etmek zorunda kalarak komşu ülke Bangladeş’e sığındı. Bu toplu göç, Myanmar’da yaşayan yaklaşık 1,1 milyon Arakanlı Müslümanın üçte birinden fazlasının şu anda Bangladeş’te mülteci olduğu anlamına geliyor. Ayrıca; Arap baharı diye adlandırılan ve Suriye’de yaşanan halk ayaklanması sonucu Suriye rejim güçlerinden kaçan yaklaşık 400.000 bini Suriyeli Kürt olmak üzere toplam 4.500.000 kişinin Türkiye’ye sığınması hâlen insanlık ailesinin belleğinde sıcak birer sorun olarak durmaktadır.” ( Kaynak int.)
İltica/mülteci meselesine İslam dininin ve Türklerin tarih boyunca bakışının; insani olduğu bunu yaparken hiçbir din, mezhep ve ırk ayrımı yapmaksızın zorda kalan insanlara yardım ettiği tarihi bir gerçeklik, insani bir yaklaşım, kültürümüzün ayrılmaz bir parçası, İslam ahlakının olmazsa olmazları arasındadır. Osmanlının torunu bu milletin; atalarının izinde olduğu gerçeğini bir takım marjinal çevreler, elit entelektüeller, uşak kalemler, paranın esir aldığı kişiliksizlerin enformasyonu değiştiremez.
devam edecek