KAVRAMSAL EMPATİ (5)
28 Şubat kararlarından;
4.a-(6) “Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü, Millî Eğitim kuruluşlarımız, Tevhidi Tedrisat Kanununun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır.” denilmiştir.
Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık aydın din adamı ancak ve ancak sipariş üzere üretilen din adamıdır ki; bu din adamı olmaz birilerinin papağanı olur. Gerçek din adamı; KUR’AN dini ile yetişmiş KUR’AN a sadık,aydın din adamı olup, insan hak ve hürriyetlerini kendi hak ve hürriyeti kabul eden kişiliğe sahip din adamını yetiştirmekle yükümlü olan kurum, din kurumu Diyanet İşleri Başkanlığınca müfredatı belirlenmiş (YÖK) Yüksek Öğrenim Kurumu olmalıdır.
4.a-(7) “Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı, bu tesislere ihtilaç varsa bunlar Diyanet İşleri Başkanlığı'nca incelenerek mahalli yönetimler ve ilgili makamlar arasında koordine edilerek gerçekleştirilmelidir.” denilmiştir.
“Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı” ifadesi; bu tesislerin işlevinden rahatsızlığı ifade eder. Bu ideolojik saplantı köksüz olduğundan yeşermedi, yeşermez.
4.a-(8) “Mevcudiyetleri 677 Sayılı yasa ile men edilmiş tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli, toplumun demokratik, siyasi ve sosyal hukuk düzeninin zedelenmesi önlenmelidir.” denilmiştir.
Tarikat ve cemaat gibi yapıların faaliyetlerinin son bulması kanun kuvvetinin dayatması ile değil, Laiklik ilkesinin bütün kurallarının uygulanması, yani gerçek laik ülke olmakla mümkün olur. Taban ve kaynak bulamayan hiçbir örgüt uzun süre yaşayamaz.
4.a-(9) “İrticai faaliyetleri nedeniyle Yüksek Askeri Şûra kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nden ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek TSK'yı dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır.” denilmiştir.
Kendilerini demokrat, insan hak ve hürriyetine saygılı kişi/kişiler olarak gören sözde demokratlar, medya unsurlarının dindar insanlar hakkında yalan yanlış eylem ve söylemlerini alkışlarken, kendileri hakkındaki aynı türden eylem ve söylemleri susturma isteği anti demokrat düşünce sisteminin ürünüdür. Doğru olan yalan yanlış söylem ve eylemlere topluca karşı durmaktır.
4.a-(10) “İrticai faaliyetleri,disiplinsizlikleri veya yasa dışı örgütlerle irtibatları nedeniyle TSK'den ilişkileri kesilen personelin diğer kamu ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna imkân verilmemelidir.” denilmiştir.
TSK mensupları bizim kültürümüze göre peygamber ocağında görev yapan insanlardır, bu ocakta TSK mensuplarının görevinde disiplinsizlik, yasa dışı örgütlerle irtibat gibi işlem ve eylem düşünülemez. İrticai faaliyetten kasıt, TSK unsurlarının dini vecibelerini yerine getirme işlem ve eylemlerine verilen addır ki; Peygamber ocağında TSK unsurlarına böyle bir yakıştırma doğru olmasa gerek, ancak gerçekte bu unsurlar tarikat, cemaat gibi din tacirlerinin içinde olmamalıdır.
devam edecek