LİYAKAT ve İŞ
15.3.1999 tarihli ve 99/12647 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği yönetmeliği esaslarında kamu çalışma hayatında görevde yükselme ve unvan değişikliği, sınava tabi tutulmuş LİYAKAT rafa kaldırılmıştır, bu durumun yarattığı domino etkisi, makamlara sınavsız atamalarda da paralellik göstermektedir.
Sınav; bilgi ölçme ve değerlendirme amacına hizmet ettiği şeklinde ifade edilebilir, yanlış olan atanmak istenen göreve uygun olmayan sınav içeriğindedir. Örneğin; sınav içeriği; %50 oranında yükselmek istenilen görevle ilgili bilgi donanımını kompozisyon şeklinde yazılı ifade edeceği soruya muhatap edilmesi ile değerlendirme konusu yapılması gerekir. İş bilgi ve donanımı öne çıkaramamış liyakat, iş üretemeyeceğinden çalışanda umutsuzluğu körükleyecektir. Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı; şef,başmühendis ve şube müdürlerini ürettiği ve bu görevlerin işin omurgasını oluşturduğu düşünüldüğünde, liyakatin önemi; işin yürütümünde kendisini hissettirir.
Kamunun iş ve eylemlerinden vatandaşın memnuniyetini ölçme değerlendirme anketi düzenlenmesi halinde memnuniyetsizliğin her geçen gün arttığını görmek mümkündür. Hatta iş yerlerinde çalışan kişilerin hiyerarşik iletişiminde bu memnuniyetsizliği görmek, memnuniyetsizliğin ürettiği işsizlik maliyetinin devletin en yüksek gider kalemini oluşturmakta, çalışanın kaynak kullanımında kurumsal menfaati ikincil üçüncül öncelik haline geldiği görülebilir.
İş bilgisi, donanımı ve tecrübeyi önemsiz hale getiren sınav sisteminin ve sınav içeriğinin ürettiği liyakat;kamuyu vatandaşın sırtında bir yük haline getirdiği, milletin; devletine ve devlet çalışanına şaşı baktığı, istenmeyen olayların kaynağı haline geldiği ve her gecen gün çıkmaza sürüklediği gerçekliktir.
Kamudan hizmet alan her kişinin liyakatin ürettiği memnuniyetsizlik kaynaklı bir hikâyesinin olduğunu anlamak için bir iletim yeter.