SÖZÜN ÖZÜ (MİLLİ EĞİTİM VE GELECEK)

MİLLİ EĞİTİM ve GELECEK

 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla sözde "irtica"yla mücadele başlığı altında ordu ve bürokrasi merkezli başlatılan süreç ile Eğitim ve Öğretimin nasıl başkalaştırıldığını, nasıl bu ülke ve insanının geleceğini kararttığını, 2024 yılına gelindiğinde sonuçları ile görmek mümkündür.

9 saat süren toplantı sonunda irticayla mücadele kararları alındı. MGK, "laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu" vurgulamayarak kararların hepsinin uygulanması istendi:

Bu kararlar;

"8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli.

-Kur'an kursları Diyanet İşleri Başkanlığına bağlanmalı, kaçak kurslar önlenmeli.

-Tarikatların faaliyetlerine son verilmeli.

 -Kılık kıyafet yasası ödünsüz olarak uygulanmalı.

-Yeşil sermayeye kısıtlama getirilmeli.

-İrtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı.

-Tevhid-i Tedrisat uygulanmalı.

-Kurban derileri derneklere verilmemeli.

-Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı."

 

Bu taleplere, FETÖŞ’un beyanı; Asker,demokratik yollarla sorunların çözümünü istedi." demiş.

Bu söylemin karşılığı olarak yakalama kararı olmasına rağmen bulunamadı gerekçesi ile tutuklanmadı.

 

Dönemin Başbakanı sn. Bülent ECEVİT TBMM kürsüsünden;

Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

Türkiye'de hanımların giyim kuşamına, başörtüsüne özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor. Ancak burası hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar; devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir! Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz! (Mv Sn. Merve Kavakçı’ya)

— Bülent Ecevit, 2 Mayıs 1999, TBMM Meclis Genel Kurulu konuşması,

 Bu düşünce sisteminin;  demokrat, özgürlükçü ve demokrasiyi savundukları yalanı;  seçilmiş bir kişiye Milletin meçlisinde ki söylem ve eylemlerinden anlaşılmıyor mu? 2024 yılını idrak ettiğimiz bu günlerde gerek Milletin meçlisinde ve gerekse Devlet dairelerinde (kamusal alan sloganı) söz konusu Milletvekilinin giyim tarzı ve benzer farklı; erkeklerde; uzun saç, sakal, top sakal serbest giyim, bayanlarda;tesettür, pantolon, mini vs. giyinilmesi hangi sorunu ürettiği hakkında bilgisi olan var mı? Bu giyim tarzına karşı olan düşünce sistemi 2024 yılı kılık kıyafet ve davranış özgürlüklerini en uç noktada uygulayanlar değil mi? Etrafınıza bakın lütfen.

 

28 Şubat Kararları ve Milli Eğitim;

“Madde 1- Anayasamızda Cumhuriyetin temel nitelikleri arasında yer alan ve yine anayasanın 4'üncü maddesi ile teminat altına alınan laiklik ilkesi büyük bir titizlik ve hassasiyetle korunmalı, bunun korunması için mevcut yasalar hiçbir ayrım gözetmeksizin uygulanmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır.

Madde 2-Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar, devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Tevhidi Tedrisat Kanunu gereği Millî Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalıdır.

Madde 3-Genç nesillerin körpe dimağlarının öncelikle Cumhuriyet, Atatürk, Vatan ve Millet sevgisi Türk Milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması bakımından;

                  3-1) 8 yıllık kesintisiz eğitim, tük yurtta uygulamaya konulmalı.

                  3-2) Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak, devam edebileceği kuran kurslarının Millî Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

4306 sayılı kanun 1997 - 1998 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlamıştır. Böylece 28 Şubat kararları, 5 yıllık ilkokul ve 3 yıllık ortaokul eğitimi birleştirilerek sekiz yıllık kesintisiz bir ilköğretim sürecinin yasallaşmasını sağlamıştır. Kesintisiz temel eğitim, çocuklara en azından liseye başlayana kadar ortak bir öğretim programı ile eğitim sunulmasıdır.” denilerek;

 

1-Türk aile yapısının bozulması,

2-Örf adet ve geleneklerin yok edilmesi,

3-Genel ahlak kurallarının dejenere olması,

4-Kan bağı nesil çatışması,

5-Materyalizmim yaşam bicimi olması,

6- Emeksiz çok kazanma arzusu ve kaynağın önemsizliği,

7-Din dahil öğretimin ezbere dayandırılması,

8-İbadetin davranışlara yansımaması,

9-Düşünme yerine ezberletilenlerle ifade yeteneği vs ;

 1997 yılı 28 Şubat MGK kararlarının alındığı ve uygulamaya konulduğu 1997-1998 öğretim yılına 2024 Yılını idrak ettiğimiz bu günlerden bakıldığında sonuçları bakımında çok başarılı olduğu söylenebilir. Her ailede bu dokuz madden en az sekiz maddeye uygun ve benzer davranış içinde olan 10-40 yaş aralığı insanı aileniz ve/veya çevrenizde bulmak mümkündür.

Bizde bir söz vardır “ ağaç yaş iken eğilir” MGK bu sözden ilham almış olmalı ki; Genç nesillerin körpe dimağların; benlikleri ve milli ve manevi düşünce yapılarını başkalaştırılarak MEB konusunda başarılı olmuş olup 28 Şubat Post Modern darbecileri amaçlarına ulaşmıştır.

Ülkemiz ve insanının geleceği; 28 Şubat 1997 yılı MGK’ nun post modern darbesi ile karartılmaya başlayan süreç;  2024 yılına geldiğimiz bu günlerde bile etkinliğini sürdürmekte, bugünün öğrenim görmekte olan çocukları bu etkinin tam merkezinde olmakla berber, eğiticilerinin eğitim dilini kullanmaması,öğreticilerinin ise ezbere dayalı öğretme isteği.  Durum bu iken eğitici ve öğreticilerin bu durumu kabullenmemelerinden, hatta bu yaşta kendi çocukları olup kendi çocuklarının davranışlarını bu yönde olduğunu gördüğü halde körlüğe, duyduğu halde sağıra yatması,  sürecin iyileştirilmesinin önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır.

Ülkemiz ve insanının geleceği konusunda umutsuzluk ürettiğimin farkındayım. Bunun için özür diliyor, umutlu olmak için ne yapılmalı sorusunu cevaplamak isterim. Bilindiği üzere ilk ve orta öğretimde okutulan bütün derslerin kitapları Bakanlık (MEB)  tarafından verilmektedir. Öncelikle bu kitaplarda eğitim dili oluşturmalı ve öğretim dili olarak ise düşünme düşündürme odaklı dili yazılı hale getirmeli ve mümkün oldukça uygulamalı derslerin yaygınlaştırılması ile bu kitapların okutulması zorunluluğunu,okutulma zorunluluğu diyorum çünkü herkes bilir ki yardımcı kaynak adı altında aslı kaynak kitap olarak okutulan kitaplar mevcuttur. Öğreticilerin MEB baskılı kitaplardan öğretim müfredatını hazırlamaları ile gelecek nesli üreten anti materyalist; düşünen icatçı; sevgi saygının ebeveynden başlayan; ibadeti inançlı, örf adeti kültürü olmuş bütün canlıların canının kendisine emanet edildiğini bilen nesil yetiştirilebilir. Bu konuda en büyük şans belki de bu sektörün yeni unsurlarının ezber kültürü ile yetişmiş olmaları olup, bu kültüre yeni düşünme odaklı ezberlerinin yüklenmesi eylemi kültürlerinin gereği olduğundan yeni ezberleri kolayca kabulleneceği düşünülebilir. Bu durum belki de sonuca ışık, geleceğe aydınlık olacaktır.   

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.