YARGI REFORMU
“2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 8. maddesinin (b) bendi uyarınca Hakim, Savcı sınavı için giriş sınavının yapıldığı yılın Ocak ayının birinci günü itibarıyla 35 yaşını doldurmamış olmak gerekmektedir.” şeklindedir. 35 yaşın altında olup sınavı kazanıp bu göreve atanan hakim, savcının hangi ruh hali, hangi ruhi gelişmişlikle, donanımla, tecrübenin kazandırdığı liyakat ile adaleti sağlayacağı düşündürücüdür. Ayrıca; kendine ve yargılanmakta olan taraflara verdiği güven duygusu nedir? Adalet yükü ağırdır, bu yükü taşıma gücüne gelişmişliğine bu yaşlarda erişile bilinir mi? sorularına cevap aranmalıdır.
Adalet yükünü taşıma gücü; bu meslekte uzun yıllar elde ettiği edinim ve tecrübesi ile doğru orantılı olup, edinim ve tecrübeden yoksun bir şekilde yetki ile donatılmış meslek mensubu kendisini ayrıcalıklı görmenin yanında büyüklük kompleksini yaşayacağı, kralcılık oynayacağı, halka tepeden bakacağı içindir ki kararlarını bu ruh hali ile vereceğinden adaletsizlik üreteceği söylenebilir. Edinim ve tecrübeden yoksun genç yaşta bu göreve gelenlerin medyaya yansıyan davranışlarında büyüklük kompleksinin etkileri görülmektedir.
-Adalet sisteminde reform yapılacak ise öncelikle bu sistemde çalışan unsurların yetkin ve yeterli bir donanıma sahip olmasının sağlanması gerekir. Hâkimlik ve Savcılık mesleği; hâkimlik görevi için en az 20 yıl stajyer hakim, savcılık görevlerinde ise en az 15 yıl stajyer savcı rolünde meslekte hizmet şartı aranmalıdır,
- Mahkeme kararlarının soruşturma süreci dahil en çok bir yıl içinde karar istihsali yapılması,
-Kararlarda; …..yüz yıl gibi, …. Bin TL ağır para cezası gibi cezaların ilam edilmesi yerine daha anlaşılır ve daha gerçekçi herkesin anlayacağı dilden cezaların ilam edilmesi,
-Soruşturma yapılıp, suçlu olduğu tespiti hâkim tarafından yapılıp mahkûmiyetine karar verilen suçlunun; tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak ve/veya iyi hal vs nedenler ile tahliyesine karar vermek yerine suçun karar tarihinden sonraki karşılığı mahkûmiyetin infazı,
-Ekonomik suçlara ekonomik ceza verilmesi (vergi ile ilgili suçlar hariç) yönünde,
-Vergi sucunun hapis cezası ile cezalandırılması yönünde,
-İnsan hak ve hürriyeti ile yaşama hakkına kasten teşebbüs halinin mahkemece tespiti halinde ağırlaştırılmış mahkûmiyet cezası verilmesi yönünde,
-Yalan, iftira ve hakaret suçu işlendiği hâkim tarafından karar verilmesi hallerinde eş zamanlı olarak mağdura mahkeme kararı ile manevi tazminat resen ödenir şeklinde,
-Çocuk istismarının en ağır suç olduğu,
-Hukuken reşit sayılmayan kişiler ile kadınlara yapılan şiddet ile bunların öldürülme vakaları amasız fakatsız en ağır suç kapsamına alınması yönünde yasal düzenleme,
-Halk sağlığını tehdit eden her türlü eylem ağır suç kapsamına alınması yönünde,
-Gıda dahil tüketilen her ürünün etiketinde yazılı oranda bileşenlerinden farklı bir bileşenden kaynaklı insan sağlığına zarar veren maddenin tespiti halinde tazminat ödenmesi yanında üreticiye hapis cezası verilmesi,
-Karaborsa ve stokçuluk un mahkeme kararı ile tespiti hallerinde bu işlem ve eylemi yapanlara ağırlaştırılmış hapis cezası yanında karaborsa ve stoka konu olan mal/malzemenin 100 katı oranında para cezası verilir,
-Yargı unsuru olan “Hâkim” ler kararlarını “millet adına” değil, TC Anayasasının Madde 138 – “Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.” Yani; yasamanın (TBMM) ürettiği yasal mevzuata göre verir,
TC Anayasasının Madde 9 –“ Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Hükmü anayasa ve CMUK’dan çıkarılması.
gibi yasal düzenlemeler yapılması gerekir.
Yargı unsurları kesinlikle; yetkin, yeterli, güven duyulan, her türlü kompleksi (aşağılık-büyüklük) yaşamayan, kibirli olmayan, vicdanlı, vicdan; “kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükümünü de yükleyen içsel güç.” ü her şeyin üstünde tutan iyi eğitim ve öğrenim görmüş mesleği adalet için yapan kişilerin sisteme sokulması ile mümkün olacaktır. Adaletin dağıtıldığı mekânlar olan “adalet saraylarının” görkemli gösterişli olması ki; olmalı, en iyi ve en caydırıcı yasal düzenlemenin yapılmış olması ki; olmalı, adalet sisteminde görevli personelin/çalışanların yetkin ve yeterli olmadığı durumda bir anlam ifade etmez.