SUSAR YÜREK DİLİMİZ

Avazımız çıktığı kadar susarız bazen, 
Bir bıçak yarası gibi saplanır 
En çokta çığlık çığlığa sustuklarımız kanatır 
Cam kırığı gibi dolar yüreğimize 
Ve basa basa gider sevdiklerimiz 
Kan revan içinde kalır 
Boynunu büker menekşeler içimizde.

Maalesef ne çok şeyin boynu bükük kalıyor gönlümüzde. Hayallerin, umutların, sevdaların… 

Yüreğimizden vakitsiz göç edenlerin acısı kanatırken sol yanımızı, tükenir bir bir içimizde biriktirdiğimiz umutlar. 

Rotasını kaybetmiş bir gemi misali savrulup dururuz yaşam denizinde. Birde su almaya başladı mı güvertemiz, dibe vurmaya başlar tüm duygular. 

Sesimizi duyuramadığımız her cümle takılır kalır boğaza. Oysa uzun uzun konuşup anlatmak isterken, iç sesimizde fırtınalar koparken, lal olup kalır diller. Artık uzun cümleler kurup anlatmak istemeyiz kendimizi. Susmuş bir yüreğin kefensiz cenazesi uğurlanır içimizden. 

Kelimelerin anlamını yitirdiği gün susar yürek dilimiz ve büyük bir sükûnete bırakır yerini sessizce. 

Yorgun bir gönlün senfonisi dinlerken beden, bütün duygular eşlik eder iç sesimize. 
Hiç bitmeyecek, hiç gitmeyecek sandıklarınızın, gün gelir sureti bile kalmaz göz bebeklerimizde. Gözümüzde, gönlümüzde büyüttüklerimiz, bir bakarsın dizili vermişlerdir el sırasına. 

Bazen tarumar olmuş tüm duyguları bir kenara bırakıp, kimselerin tanımadığı, canımızı acıtmadığı başka diyarlara gitmek isteriz. Umutları heybemize alıp, taze baharlarda filizlenip çiçek açmayı dileriz. Dallarını kimsenin kırmadığı, çiçeklerini koparmadığı kıymet bilen yüreklerde dinlenmektir ümidimiz. 

Ve her şeye rağmen ‘Nefes varsa umut vardır’ biliriz. 

Heybenizde her daim taze baharların olması dileğiyle… 

Hayata ve insana dair tekrar görüşmek üzere. 
Araştırmacı Yazar/Şair 
Gülsen ÇAKMAK 
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.