SÜTÜMÜ HELAL ETMEM (HİKAYE)

Ana-Baba baskısından,evdeki kalabalıktan sıkılan,bunalan birçok gencin hayalidir babaevinden ayrılıp bir bekar evine taşınmak..

Çünkü eve kız getiremezsin,getirip,birlikte odana çıksan,kızı rahat rahat sıkıştıramazsın,öpemezsin,en önce baban karşı çıkar.

– “Noooluyo oğluuum?..Kerane mi burası???

En iyisi bir imkan yaratıp,kafa dengi bir arkadaşınla bekar evine çıkmak.

(Bu hayaller eskiden vardı.Bugünkü ekonomik koşullarda böyle hayal kurabilen var mı bilmiyorum.Bu hikayeyi eskiden yazmıştım.Bu iktidar,sadece hayalleri değil,hikayeleri bile boşa çıkardı)

Neyse…

Gidebilenler için iyi bir tecrübedir genç yaşta kendine ait bir yaşam alanı oluşturmak.

Ama öyle ceketini alıp, “Eyvallah” diyerek gidemezsin baba evinden.Ananın-babanın,üzerinde hakları vardır.Onların gönüllerini almadan gidersen,hem onları üzersin,hem gittiğin yerde rahat edemezsin.

Çünkü,kaç yaşına gelmiş olursan ol,onların gözünde her zaman çocuksundur.Senin için endişe ederler.

Ben de gençken evden ayrılıp tek başıma yaşamak istedim ama annemi razı etmem kolay olmadı.

Babamın zaten umurunda değilim.Evden ayrılmak istediğimi öğrenince sevinmiş bile.Anneme “Gitsin.Evden bir boğaz eksilmiş olur” demiş.

Evden ayrılmak istediğimi anneme söyleyince,annem başladı ağlamaya..

– Anne lütfen ağlama..Sık sık ziyaretine gelirim.Sadece Şekerle kurban bayramına bırakmam,resmi bayramlarda da gelirim..
– Niye gidiyorsun?
– Yalnız kalmak istiyorum.Kitaplar okuyacağım,yazılar yazacağım.Edebiyat beni çağırıyor,gitmem lazım.
– Yalnız kalmak için mi gidiyorsun?
– Evet..Sanatçı yalnız olmalı.

– Burda yalnız kal?
– Burda yalnız kalamıyorum.Babam var,sen varsın..
– Bizimle birlikte yalnız kal?
– Anne saçmalama!
– Gidersen sütümü helal etmem.
– Ne yapmazsın??
– Sütümü helal etmem.
– Sütünü?
– Evet.
– Anne sen ciddi misin??
– Ciddiyim.

Sütümü helal etmem lafını televizyon komedilerinde duyar,güler geçerdim.Ama annem karşımda gözleri yaşlı bir halde “Sütümü helal etmem” deyince,süt konusunun ne kadar önemli ve anlamlı olduğunun farkına vardım.

Süt ne demek?..Hayata onunla başlıyorsun.Midene ilk giren besin,süt.Annen süt vermese,dişlerin çıkmamış,başka birşey de yiyemezsin,açlıktan ölürsün.Annene hayatını borçlusun.

– Anne yapma,sık sık ziyaretine gelirim.
– Gelmezsin.
– Vallahi gelirim.
– Vallahi gelmezsin.
– N’olucak şimdi?
– Sütümü helal etmem.
– Demek sütünü helal etmezsin?
– Etmem.
– Eğer sen sütünü helal etmezsen,o zaman ben de…Ben de…Ben de şeyi helal etmem.
– Neyi helal etmezsin?
– Şeyi…
– Neyi?
– Ben doğduğumda nasıl bir bebektim?
– Nasıl,nasıl bir bebektin?
– Yani,ben doğduğumda neler hissettiniz?.Sevindiniz mi?.Mutlu oldunuz mu?
– Olduk tabi.Niye olmayalım?
– Ben doğunca birdenbire eve neşe geldi değil mi?..Sıradan,sıkıcı,tekdüze hayatınıza bir güneş gibi doğdum.
– O kadar da değil.
– Haydi güneş gibi olmasın da,ay gibi olsun..Ama benim o minicik,sevimli varlığım sizi mutlu etmedi mi?
– Etmiştir.
– Beni severken,benimle oynarken,ilk adımlarım,ilk kez anne deyişim seni heyecanlandırmadı mı?
– Heyecanlandırmıştır.
– Seni anne yapan benim.Sen benim sayemde anne oldun.
– Hadi ordan!
– Öyle deme ama.Benim sıcaklığımla ısındı yürekleriniz.Gülüşümle güldünüz,mutlu oldunuz.Bana sevginizi verdiniz.Ben sizin verdiğiniz sevgiyi aldım.Ben almasam,kim alacaktı sevginizi?.Git ver bakalım rastgele birine sevgini,alıyor mu?
– Saçmalama!
– Valla ben bilmem..Neticede,bir dönem benim sayemde sıcak bir mutluluk yaşadınız.Elalem soğuğunu bile bulamazken,ben size sıcak mutluluk yaşattım.
– Eee,ne olmuş?
– İşte,sen sütünü helal etmezsen,ben de işte onu helal etmem.Size yaşattığım o güzel günleri,yılları helal etmem.
– Peki n’olucak şimdi?
– Olacak bişey yok.Onu süte sayalım,ödeşmiş olalım.
– Peki ‘dokuz ay’ ne olacak?..Ben seni dokuz ay karnımda taşıdım.Dokuz ay,on gün ama hadi on gün benden olsun.
– Tamam…Benim bebekken size yaşattığım mutluluğa karşılık,senin sütün ve karnında taşıdığın dokuz ayın,beş ayı..Kalan dört ayı da yaşlanınca size bakarak öderim.
– Olmaz..Kurtarmaz..Süt artı sekiz ay.
– 6 ay!
– Yedi ay artı süt.
– Altıbuçuk artı süt.
– Ben senin kahrını da çektim.Sabahlara kadar uyutmadın beni.Altını temizledim,yedirdim,içirdim,çamaşırını,bulaşığını yıkadım.
– Ama beni aradabir de dövdünüz..O dayaklar n’olucak?
– Ben seni hiç dövmedim.Baban dövdü.Onu babandan iste.
– Sen dövmedin ama babam beni döverken karşımıza geçip çekirdek yiyerek seyrettin.
– Tamam..Peki..O dayakları düşelim.Ne yaptı en son?
– Dur hesaplayayım…Süt artı dokuz ay artı kahır…Size yaşattığım mutluluğu ve dayakları düşersek…
– Ne çıktı?
– Altı aylığına evden ayrılabiliyorum.
– Beş ay!
– Altı ay!
– Tamam.Anlaştık.
– Hayırlı olsun.
– Hayırlı olsun.
– Hoşçakal.
– Güle güle.

Saçma sapan bir gerekçeyle pazarlığa zorlayıp kandırabildim annemi.

Gittim yalnız kalmaya ama kalamadım.

Yalnız kalmak,kendinle kalmak değilmiş,onu anladım…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.