TOPA ZIPLAYACAK ADAM LAZIM

Kendimle dertleşirken geldi yanıma…

Kızgındı…

Otururken “Böyle olmaz!” dedi..”Topa zıplayacak adam lazım!..”

Çaylarımızı söyledim, “Hayırdır?.” dedim..

Öbür kahvede büyük ekran televizyonda Milli futbol takımımızın maçını seyretmiş.

Bizim futbolcular,sağdan soldan rakip kaleye gidip,ceza sahasına orta yapıyorlarmış ama ceza sahasındaki golcülerimizden hiçbiri,gelen topa doğru dürüst zıplayıp da kaleye doğru kafa vuramıyorlarmış..

Ona kızmış..

Milli takımın teknik direktörüne de kızarak “Hep defans oyuncularıyla,orta saha oyuncularıyla doldurdu takımı.İlerde topa zıplayacak doğru dürüst bi tane adam yok!.” dedi tekrar.

“Haklısın” dedim..”Topa zıplayacak adam şart…”

Herkesin derdi başka,gündemi farklı..

Ben,o yanıma gelmeden önce yaklaşan ev kirasını nasıl öderim diye düşünüyor,bütün üzüntümle,bu konuya üzülüyordum..

Topa zıplayacak adamın olmamasına ayıracak üzüntüm yoktu..

Arkadaşım zengin değildi ama kurulumunu kendi yaptığı düzeninde sıkıntı çekmeden,sağa sola çarpmadan akıp gidiyordu hayat denen büyük nehir’in içinde..

Tuttuğu takımın maç kaybetmesi,milli takımda topa zıplayacak adamın olmaması,oğluna bitürlü sözünü geçirememesi,arabadan ses gelmesi gibi rutin üzüntüleri vardı..

O da zaman zaman benim dertlerimi dinlediği,beni teselli ettiği için,benim de onu dinlemem,topa zıplayacak adamın olmaması konusunda yapabileceğim birşey varsa,yapmam gerekirdi..

“Kaç kaç bitti maç?.” diye sordum, “Sıfır-Sıfır” bitmiş..

Azerbaycan’la mı,Moldova ile mi,öyle zayıf bir rakiple oynamışız ama yine de yenememişiz.

“Moldova’yı da yenemeyeceksek,hiç çıkıp oynamayalım anasını satayım!.” dedi..

“Satayım” deyince aklıma evdeki eşyalar geldi…

Acaba evden birkaç parça eşya satsam,kirayı öyle ödesem nasıl olur diye düşündüm.

— Sen beni dinlemiyor musun??

— Aşkolsun.Dinlemez olur muyum,dinliyorum tabi.

— Peki en son ne dedim ben?

— “Peki en son ne dedim ben” dedin.

— Hayır,ondan önce?

— “Sen beni dinlemiyor musun” dedin.

— Dinlemiyor musun?

— Dinlemiyor muyum?

— Dinlemiyorsun.

— Dinliyorum.

— Ne anlatıyordum peki?

— Topa zıplayacak adamın olmaması yüzünden çektiğimiz sıkıntıları anlatıyordun.

— Evet!..Asıl mesele o…Takımın defansı sağlam..İlerde topa zıplayacak bir tane adam olsa,bir gol atsan,üstüne yatar,maçı bir-sıfır da olsa kazanırsın.

— Doğru söylüyorsun…Bir-sıfır neyine yetmiyor?.Onu kazanamayanlar da var.

— Böyle olmaz..Takımın baştan sona değişmesi lazım…Yönetimin de değişmesi lazım..Bu yönetimle bu takımla olmaz.Son onbeş maçtır doğru dürüst bi takıma karşı bir tane galibiyetimiz yok

Öyle sıfır-sıfır’la,bir-sıfır’la olmaz bu işler..

Çok doğru söylüyordu..Böyle olmazdı..Böyle yürümezdi..Düzenin baştan sona değişmesi lazımdı…Eskiden böyle değildi…Yine aynı paralara çalışıyorduk ama hayat bu kadar pahalı değildi,geçinebiliyorduk..Değişmesi lazım..Ülkeyi yönetenlerin değişmesi lazım..Son onbeş senedir doğru dürüst bikere yüzümüz gülmedi..Öyle köprüyle,tünelle olmaz bu işler…”

— Sonra takımda,hatlar arasında kopukluk var..Defans başka türlü oynuyor,orta saha başka türlü,ilerisi başka türlü…Birbirlerini anlamıyorlar,yardımlaşmıyorlar..Böyle nasıl takım olacaklar?..

Doğru söylüyordu..Orta sınıf diye bişey kalmadı..Zengin daha zengin,fakir daha fakir oldu..Sınıflar arasında büyük uçurumlar var..Sınıflar birbirini anlamıyor,yardımlaşmıyorlar.koptuk birbirimizden.Böyle nasıl millet olacağız?…”

— Habire orta sahada top dolaştırıyorlar…Gole dönük önceden çalışılmış bi tane atak yok.

Haklıydı..Habire konuşuyorlar,habire konuşuyorlar..İleriye dönük planlı hiçbişey yok…”

— Pozisyon üretemiyorlar..

“Aynen..Üretim durdu.Çiftçi perişan…”

— Topla çok oynuyorlar…

“Lafla çok oynuyorlar.Çok fazla demagoji yapıyorlar..”

— Rakip takım kalemize elini kolunu sallayarak geliyor,hiçbişey yapamıyoruz..

“Yunanistan elini kolunu sallayarak geldi adalarımızı işgal etti,hiç bişey yapamadık..”

— Rakip kaleye yaklaşamıyoruz.Hep uzaktan şut çekiyoruz..

“Komşularımızla geçinemiyoruz,anlaşamıyoruz.Uzaktan ey Almanya,ey Hollanda diye bağırıp duruyoruz…”

— Gole yaklaştığımız doğru dürüst tek pozisyon yok.

“Dünya çapında doğru dürüst bir tane başarımız yok…”

— Ben sana söyleyeyim,bu milli takımla bu futbolla Avrupa kupalarına da katılamayız.

“Bu politikalarla Avrupa birliğine giremeyiz..Rüyamızda bile göremeyiz…”

— Sen beni dinlemiyosun..

— Dinliyorum.

— Ne anlattım peki?

— Topa zıplayacak adam olsaydı herşey daha güzel olurdu dedin…

— Aynen öyle.Bi tane olsa yeterdi.

— Haklısın.Bi tane olsa yeterdi…..

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.