Türkiye’de deli ilan edilen İrfan Mavruk, ABD’ye giderek burada eğitim gördü. Mavruk, NASA’da uzun yıllar görev aldı. Ayrıca Ay’a ilk inen Apollo Mekiğindeki astronotlarla; yerden bizzat kendisi telsizle konuştu.
Erkek Sanat Enstitüsü öğrencisi olan İrfan Mavruk, destek almak için Adana Elektrik Mühendisleri Odasına başvurdu. Ama heyet Mavruk’un projelerini imkânsız olarak değerlendirdi. Hatta yaptığı roketler nedeniyle Adana’da başı dertten kurtulmadı. Birçok kez karakola çağrıldı.
Hatta 1959 yılında odanın dergisinde yayınlanan bir makalede Mavruk’un projeleri ile ilgili,�“İrfan Mavruk’un elinde dolaştırdığı füze projesi meraklı bir çocuğun çizdiği karmaşık birtakım şekillerden ibaret olup, teknik bir makine resmi ile herhangi bir alakası yoktur. Verilen izahattan anlaşıldığına göre İrfan Mavruk, maalesef geniş fantezisi ile mevcut olmayan şeyleri olmuş gibi göstermekte ve hiçbir hesaba dayanmayan birtakım iddialar ileri sürmektedir” denildi.
Ağabeyi Abit Mavruk, okulda atom dersi işlenirken Mavruk’un atomlarla ilgili anlattıklarının, kendisine ABD’nin kapısını açtığını belirterek şöyle devam etti:
“Bunun üzerine öğretmen idareye haber veriyor ve konu valiye kadar gidiyor. ABD mühendisleri geliyor ve tepkili motorları soruyorlar, kardeşim de izah ediyor. ‘Bunda bir fevkaladelik var’ diyorlar.”
Bu gelişmelerin ardından dönemin Valisi, eski TBMM Başkanı Refik Koraltan’a bir mektup gönderdi. Koraltan da durumu dönemin Başbakanı Adnan Menderes’e izah etti. Okuduğu mektuptan oldukça etkilenen Menderes, İrfan Mavruk’u Dolmabahçe Sarayı’na davet etti.
Koraltan, bakanlar ve Menderes, İrfan Mavruk’la Dolmabahçe Sarayı’nda bir araya geldi. Koraltan, “Bahsettiğim çocuk bu.”�diyerek Mavruk’u tanıttı. Ardından kurulun aldığı karar doğrultusunda İrfan, üstün zekalı çocuklar fonu ile ABD’ye gönderildi.
Mavruk, devlet desteği ile ABD’deki Columbia Üniversitesi’ne okuması için gönderildi. Mezun olduktan sonra ABD’de Houston’da bir nükleer araştırma merkezinde çalışmaya başladı. Mavruk’un çalıştığı merkezde hidrojen bombasını icat eden bilim insanı Edward Teller da vardı. Mavruk daha sonra, nükleer silahların parçalarını üreten fabrikalarda çalıştı. Ayrıca uzaydaki atom yükünü ölçen bir cihaz da geliştirdi.
İrfan Mavruk’un 1960 askeri darbesi ile bursu kesildi. ABD’de beş parasız kaldı. Üniversiteden arkadaşı İspanyol kadın ona yardım etti. Okuluna devam etmesini sağladı. Mavruk daha sonrasında bu kadınla evlendi.
NASA’da Apollo Projesi’nde görevlendirilen Mavruk, ailesine yazdığı mektuplarda, atom bataryası geliştirdiklerinden ve füzelerin uzaya çıktıklarında patladığını ve bu durumun nedenleri ve çözümleri üzerine çalışmalar yürüttüğünden bahsetti. Çalışmalarını başarıyla tamamlayan Mavruk, uzaya çıkan füzelerin patlamasını önleyen bir proje geliştirdi.
Sonraki yıllarda da Apollo projelerinde önemli görevler alan Mavruk, özellikle yerden kumanda etmeye gerek kalmayan roketler konusunda üstün başarılar elde etti. Ay’a ilk çıkan Apollo Mekiğindeki astronotlarla yerden bizzat kendisi telsizle konuştu.
Türkiye’de 16 Şubat 1965 tarihli bazı gazetelerde yayınlanan haberlerde, İrfan Mavruk ile ilgili olarak, ‘Amerikalıların üstüne titrediği harika çocuk. İrfan Mavruk’, ‘Hakkında özel kanun çıktı, gizli polis de onu koruyor’, ‘25 yaşındaki bir Türk genci feza ilmine ışık tutuyor’, ‘İrfan Mavruk tarafından yapılan ve radarsız olarak uzaya fırlatılan roket büyük bir başarı sağladı’ başlıkları yer aldı.
Tarihler 5 Ağustos 2010’u gösterdiğinde Türkiye’de ‘deli’ Amerika’da ‘dâhi’ olan İrfan Mavruk, emeklilik günlerini yaşadığı New York’ta geçirdiği kalp krizi sonucu 69 yaşında hayatını kaybetti. Mavruk’un cenazesi, vasiyeti üzerine memleketi Adana’ya getirilerek Ali Hocalı Köyü’nde toprağa verildi.