HERKES DERTLİ
(Bu yazı,koronavirüs tedbirlerinin çok sıkı olduğu dönemde yazılmıştır)
……
Koronavirüs sürecinde herkes perişan oldu.
İşçisi,işvereni,köylüsü,esnafı,herkes..
Bir yazar olarak,bu konuda hergün birileriyle konuşuyorum.Dertlerini,sıkıntılarını dinliyorum.Anlatıyorlar..Çok dertliler.Ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Hem bugünle,hem de gelecekle ilgili kaygıları var.Kimsenin kimseye kaygısı kalmamış.Herkes haklı olarak kendisi ve ailesi için kaygılanıyor.
Herkes bunalımda,herkesin morali çok bozuk…
Dedim ya,hergün birileriyle konuşuyorum..Bugün de zengin bir arkadaşımla konuştum.
O da çok dertli..O da krizden kendi payını almış görünüyor.
“Para harcayamıyorum Yücel!.” dedi..
“Şehirlerarası yasaklar olduğu için,zaten tatile gidemiyorum.O yetmezmiş gibi bir de sokağa çıkma yasağı koyuluyor,iyice bunalıyorum.İyice harcayamıyorum.
Ben para harcamaya alışmışım.Ben öyle varolan,kendini öyle kanıtlayan biriyim.Ama bu süreç benim varoluşuma kabus gibi çöktü.Kendimi kanıtlayamıyorum.Var mıyım,yok muyum emin olamıyorum..
Her yer kapalı.Biryerlere gidip birşeyler yiyip,içemiyorum,eğlenemiyorum.Bu süreçte o kadar çok param birikti ki,o kadar parayı ne yapacağım bilmiyorum..
Fakirlere yardım ettim,bağış yaptım ama karşılığında bişey almadığım için aynı zevki vermedi.
Bu süreç biraz daha devam ederse kendi paramda boğulacağım diye korkuyorum…”
Dedim ya,herkes bu krizden payını alıyor.Dertli olmayan yok..
Arkadaşıma “Allah yardımcın olsun” demekten başka birşey gelmedi elimden.
Zor gerçekten…
……
SİNEMAYI BUNUN İÇİN SEVİYORUM…
Geçenlerde bir zaman,yıllar sonra,çocukluğumun geçtiği Bostancı’ya gitmiştim.Çocuk olduğum,ufacık olduğum,top oynayıp acıkmış olduğum yerleri görüp nostalji yapayım,gerekirse duygulanıp ağlayayım istedim.Sokağı zor buldum..
Herşey değişmiş,heryer değişmiş.
Eski ,bahçe içlerindeki tek katlı,iki katlı binalar yıkılmış,yerlerine tıkış tıkış on katlı,yirmi katlı binalar yapılmış..
Çocukluğumu bulamadım.
Sokağın başındaki ceviz yediğimiz,evin önündeki dut silkelediğimiz,komşunun bahçesindeki kiraz arakladığımız ağaçlar kesilmiş..
Oturduğumuz evin yerini tahmin bile edemedim.
Çocukluğumun içine etmişler…
Sinemayı bunun için seviyorum..
Sevdiğin bir filmi yıllar sonra yeniden seyrettiğin zaman,aynı duyguları yaşayabiliyorsun.Hiçbirşeyi değiştirmiyorlar.Yıllar önce seyrettiğinde nasılsa,yıllar sonra da aynı..
Oyuncular değişmiyor,evler yıkılmıyor,parklar-bahçeler yerinde duruyor.Doğa’ya saygı var.İnsana saygı var.Anılara,yaşanmışlıklara,geçmişe saygı var..
Geçmişi değiştirirsen,ileriye gidemezsin.Geçmiş,başlangıçtır.Başlangıcı olmayanın,sonu da olmaz.Geleceğe,geçmişten çizilen çizgide yürürüz.Çizginin başını silersen,çizgi yok olur.Geçmişi olmayan adam Jason Bourne gibi ordan oraya savrulur,mutsuz olursun…
Sinemayı bunun için seviyorum…..
……
SEVDALI
“Nerelisin” diye sordu
“Sevdalıyım” dedim
“Neresinden” dedi
“İçinden” dedim
“Mecnun’u bilir misin” dedi
“Bizim oralı” dedim
“Leyla” dedi
“Teyze kızı”
“Kerem”
“Amcaoğlu”
“Aslı”
“Karşı komşu”
“Veysel””
“Dayım olur”
“Yunus Emre”
“Arkadaşım”
“Neşet Ertaş”
“Eniştemiz”
“Mehmet Akif”
“Dedemiz”
“Kemal” dedi
“Atamız”
“Nereye düşer bu Sevda” dedi
“O biyere düşmez,sen ona düşersin” dedim….
(Not : ilk iki dize bana ait değil.Sosyal medyada gördüm.Çok beğendim.Kendimce devam ettirdim)