VALİDE SULTAN

Dünyada üzerine yazı yazılacak en zor konulardan biri anne ile ilgili olanmış meğer… Tüm insanlar içerisinde yaratılış olarak farklı olan anneyi anlatabilmek fıtrat kanunlarını anlatabilmek kadar zordur. Çünkü anne insanın Kürrei Arza ayak basmasına vesile olmaktadır ve insanın doğumunda bir güzergah ve bir durak görevi üstlenmektedir. Yüce yaratıcı insanın ete ve kemiğe bürünmesinde anneye 9 aylık bir görev yüklemiştir. Bir de bunun sonrası vardır. Şu bir gerçektir ki insanlar içerisindeki en meşakkatli hayat anne hayatıdır. Bu nedenle yüce Allah anneyi insanlar içerisinde eşsiz bir konuma yükseltmiştir.

Anne ve baba yeryüzünün en hassas yapısı olan aileyi inşa ederler. Baba ailenin direğidir. Anne ise aynı zamanda aile yapısının temel taşıdır, tutkalıdır, mayasıdır, hamurudur. Bu haliyle annenin, insanın yaratılışı ekseninde ve fıtrat kanunlarının işleyişinde hayati bir fonksiyonu vardır. Yüce Allah bu mübarek varlığa daha birçok güzellikleri ve üstünlükleri de ihsan eylemiştir. Ayrıca anneye Esmaül Hüsnayı temsil eden esmadan bazılarını (Rahman ve Rahim sıfatlarının diğer insanlardan daha fazla tecelli etmesi gibi) yoğun şekilde fazlası ile ilham eylemiştir. Ucu bucağı olmayan sevgi, şefkat ve merhamet… İşte bu durum anneyi çok farklı bir makama oturtmaktadır.

“Biz insana, anne babasına mümkün olan en iyi şekilde davranmasını emrettik. Annesi onu nice zahmetlere katlanarak karnında taşımış; sütten kesilmesi de iki yılı bulmuştur. Onun için, ey insan, bana şükret, ana babana da teşekkür et. Unutma ki, sonunda bana dönecek ve yaptıklarının hesabını vereceksin” (Lokman Suresi 14. Ayet)

Varlıklar alemi içerisinde öylesine çok farklı biri var ki, tüm insanlardan ayrılır. İnsana en yakın duran, insana en içten duran ve insana en candan olan varlık; ANNE… İnsana insandan daha yakın… En hürmete layık varlık anne… En vefakar o, en fedakar o, en cefakar odur. En derin, en samimi ve en içten muhabbet anne ile olan muhabbettir. En şefkatli davranan o, en merhametli olan odur. Onların hayatı nice fırtınalara sahne olmuştur. Yemeden yediren, içmeden içiren, besleyen, doyuran ve uyumadan uyutan odur. Dünyanın en güzel ve en sıcak yeri ana kucağıdır. Evladü ıyalini canı pahasına koruyan, eğiten, giydiren, örten, gözeten, terbiye eden, büyüten ve kollayan odur. İyilik, annenin genlerine işlenmiş ve kodlanmıştır. Her türlü tehlikeye karşı göğüs geren odur. Ana yüreği kadar geniş ve ferah bir yürek yoktur. Sürekli dert edinen, kol kanat geren odur. Ana gibi yar olmaz. Onun gibi yaren olmaz. O, beşeri sosyal hayatımızın gönüller sultanıdır. Yüce Allah ona letafet, zerafet, narinlik, saflık ve iç temizlik gibi nice güzel hasletler yüklemiştir.

“Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez” (Nisa Suresi 36. Ayet)

Beşeri alemde anne kadar duyarlı ve hassasiyet ile hareket eden bir başka varlık yoktur. Onun sesi bülbül sesinden güzeldir. Onun gülümsemesi alemlere bedeldir. Onun yanı emin ve güvenilirdir. Onun yüzü aydınlık nurani bir yüzdür. Onun her davranışı insana huzur vermektedir. Onun annelik ile ilgili her hali, ahvali ve davranışı karşılıksızdır. O valide sultan olmayı hak etmektedir. Elbette ki anne ile beraber baba da anneye yakın güzel bir makam ve üstün bir derece taşımaktadır.

“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” dua et” (İsra Suresi 23, 24. Ayetler)

“Eğer anne-baban seni, ilâhlığına dâir bilgin olmayan şeyleri bana ortak koşmaya zorlayacak olurlarsa, o takdirde onlara itaat etme. Fakat yine de dünyada onlara gerektiği ölçüde sahip çık. Sen, her işinde bütün gönlüyle bana yönelmiş, sürekli benim rızâmı arayan seçkin kulların yolunu izle. Sonunda dönüşünüz bana olacak, ben de bütün yaptıklarınızı size tek tek haber vereceğim.” (Lokman Suresi 15. Ayet)

En büyük gerçeklik, her şeyin fani olmasıdır. Her canlı mutlak surette ölümü tadacaktır. Eğer bir gün kader tecelli eder, emri hak vaki olursa ve anne dünyadan ahirete göç ederse insan için dünyalar yıkılır. Hiçbir şeyin tadı tuzu kalmaz. İnsanın eli kolu bağlanır. Dilleri tutulur, kalpler burulur, gönüller çaresiz olur. İnsan dayanıksız ve korunaksız kalır. Ummanlar kadar sevgi ve şefkat yok olur gider. İç dünyaları birleştiren bütün yollar ve köprüler harabeye döner. Gözden akan yaşlar ömre bedel ayrılık acısını sembolize eder. Hüzün tüm bünyeyi sarar. Neticede fani olan dünyada insan annesiz kalır, yetim kalır. Geriye insanı teskin edecek ancak bir sabır kalır…

İnsan hayatının en önemli varlığını sembolize eden ebeveyni yüce dinimiz korumaya almıştır. Hak Taala’nın elçilerinden sonra anne ve babaya itaati emretmiştir. İslam dini ebeveyne layık olduğu değeri vermekte ve onlara hürmet etmeyi, bakmayı, koruyup kollamayı, gönüllerini hoş tutmayı emretmektedir. Bu doğrultuda Allah’ın Resulü de anneye ve babaya çok üstün manalar yüklemektedir.

“Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun!” (Müslim, Birr, 9, 10)
“Allah Teâlâ’nın rızâsı, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. Allah Teâlâ’nın gazabı da anne ve babayı öfkelendirmek sûretiyle celbedilir.” (Tirmizî, Birr, 3/1899)

Hayatta olan anne ve babanın kadri ve değeri bilinmelidir. Zaman hızla akıp gittiğine göre ve devran döndüğüne göre onlar da bir gün mutlaka elimizden kayıp gidecektir. Bu nedenle onların insan için gerçek bir veli nimet olduğu idraki içerisinde davranmak gerek. Sonradan pişman olmamak için onları baş tacı etmeliyiz. Onların hakkı asla ölçüye gelmez. Bu nedenle mutlak surette dualarını almayız. Her insanın anne ve baba duasına ihtiyacı vardır. Belki de bir insanın hayattaki en büyük fırsatı anne babaya sahip olmasıdır. İnsan hayatında en iyi davranılması gereken varlığın kim olduğu sorusuna yüce Peygamberimiz (sav) ashabının huzurunda en güzel cevabı vermektedir;

“Annen, sonra annen, daha sonra yine annen, sonra baban, sonra da sana en yakın olan akraban.” (Müslim, Birr 2)

Darı bekaya irtihal eden gönüller sultanı validemizin, validelerimizin ve babalarımızın ve tüm geçmişlerimizin ruhları şad olsun. Yüce Mevla onları af ve mağfiret eylesin. Onlara rahmeti ile muamele eylesin. Makamlarını ali eylesin. Kabirlerini nur ile doldursun. Hesap günlerini kolay kılsın. Hak Taala onlardan ebediyen razı olsun. Onları cennetine cemaline kavuştursun. Ebedi ahiret yurdunda yüce Peygamberimize (sav) komşu eylesin.

“Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, annemi, babamı ve bütün müminleri bağışla!” (İbrahim Suresi 41. Ayet)

Ali Dama

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.