"-Benden başkasını anma ve sevme,kalbinde benden başkasına yer verme, benden başkasının gözüne bakma ve elinden tutma!" diyen,sevgilin olsaydı:
Nasıl da söz dinler ve ona bir ömür sadık kalırdın değil mi?
"-Seni daima adil ve hakkına razı olan; tertemiz ve bakımlı, nazik ve güler yüzlü, konuşmasını ve oturup kalkmasını bilen, iftihar edeceğim ve yanında bulunmaktan mutlu olacağım örnek bir insan olarak görmek istiyorum. Hiç çekinmeden ve utanmadan, seni başkalarına büyük bir gururla tanıtabilmeliyim!" diyen, sevgilin olsaydı:
Nasıl da dediklerini harfiyyen yerine getirir; giyim ve kuşam, saç ve sakal, tutum ve davranışlarına nasıl da dikkat ederdin değil mi?
Hasımlarının musallat olduğu, yan baktığı, aleyhinde konuştuğu, hor ve hakir gördüğü kişiler sevgilin ve müstakbel kayınpeder ve kayınvaliden, kayınbirader ve baldızın, yeğen ve hattâ yengen ve bacanağın; hasımlarının ayaklar altına aldığı şeyler, çöp niteliğinde bile olsa onların eşyaları olsaydı:
Kim olduklarına bakmadan ve katlanacağın zararı hesaba katmadan, o şerefsizleri nasıl da parça pinçik eder,onları yaptıklarına nasıl da bin pişman ederdin değil mi?
"-Eğer imkânın olursa; biz kavuşana kadar, ömründe hiç değilse bir defa benim şehrime ve o şehirdeki saray / köşk / evime gel. Orada yeminleşelim ve kavilleşelim!" diyen, sevgilin olsaydı:
Ne yapıp edip imkân yaratır, borç ve yol bulur; dağlar ve bayırlar, ovalar ve çöller, kurtlar ve canavarlar var demez, her yıl birkaç defa nasıl da giderdin, hattâ kapısından hiç ayrılmazdın değil mi?
"-Benim şehre ve benim saraya/köşke/eve gelemiyorsan; her şehirde evim var, falan saatlerde günde 5 defa benim o saraya/köşke/eve gel. Sohbet edip dertleşelim, geleceğe dair plânlamalar yapalım!" deyip buluşmak isteyen, sevgilin olsaydı:
Nasıl da süslenip taranıp en güzel elbiselerini giymiş olarak koşa koşa gider, dikkatini dağıtacak herşeyi aklından siler, dakikalarca baygın baygın bakışır, en nazik ve kibar hâlinle konuşur, mutlu ve mesut olur; ayrılırken de hüzünlenir, ayrılmamak ve daha fazla bir arada olmak için türlü türlü sebepler ve bahaneler üretirdin değil mi?
"-Bugün imsakten sonra birşey yeme içme; akşam yemeğini birlikte yiyelim!" diyen, sevgilin olsaydı:
Milyonlarca lira verseler ve türlü vaadlerde bulunsalar da ağzına bir lokma yiyecek ve bir yudum içecek sürmez,akşam yemeğini nasıl da heyecanla beklerdin değil mi?
"-Benim adıma falan filan kişilere hediye ver, benden de selâm söyle!" diyen, sevgilin olsaydı:
Nasıl da en güzel ve kaliteli hediyelerden alır ve işaret ettiği kişilere teslim ederdin değil mi?
Bütün bunları diyen olduğu hâlde,hâlâ neden yapmıyorsun:
Bütün bunları isteyen Allah olduğu için mi?
Aman ha, kimse üstüne alınmasın; ben kendi kendime konuşuyorum sadece!
Bu saydığın kişiler yolunu seçmişler. Bilselerdi zaten koşarak giderlerdi. Eğitim şart diyoruz. Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp dediğimiz halde gene yapıyoruz. Yüce yaradan idrak kolaylığı versin cümlemize inşallah.
O Senin dediklerin Erkek işi. Öyle her Babayiğidin yapacağı iş değil o işler. Bizler sadece sadece seklen konuşur ve mangalda da kül bırakmayız. Takı hayızdan nifastan kesilip hiçbir kimsenin görüş alanından çekilince;Ancak aklımız başımıza gelir fakat iş işten geçmiştir. Bir ömür heba edip gayya kuyusuna gitmiştir.
İhlas Allah'ı çok sevmektir ve sevdiği her şeyi de Allah için sevmektir