Gözümü her açtığımda adeta, sensizliğe bürünüyor gözlerim.
Senli günlerin hayaliyle bir an yaşayamasam, bitkisel bir yaşam sürüyorum ya. Her neyse...
Ot gibiyim adeta. Eziyorlar beni, otlara basmayın levhası yok; o yüzden mi? tepiniyorlar üzerimde, o duyumu olmayan kulaklardan da büyük burunlu filler. Ve beni çokca üzen de budur eylemli eylemsiz çekilen sensiz fiiller...
O meçhul hayali kurduran da zaten, yavaş yavaş öldüren sensizliğin olmasıdır ya...
Bu ya, sen güya capcanlı yüzüyorsun dünya denen akvaryumda, bense seni hayal meyal gören, içlenip akıtan göz yaşlarını, oluk oluk akmasını durduramayan, yaşların oluşturduğu sularda hep ölü bulunan...
Öyle ya, bir türlü canlanamayan, bin türlü can bulamayan...
Ruhumun üflenişi gerçekleşince canlanırım elbet bir gün yine hayalimde ve düşümde sen var oldukca.
Sen var oldukca ben de var olurum bundan şüphe yok ya... Sen olmadığında ben ölüyorum gün be gün. Doğmuyor sanki! günler bana, öyle ki! güneş, yatağında ölü doğar. Ve ben de gömerim onu, sessiz sedasız akşamları dimi ya...
Bir güne bir günde mi insan yaşayamaz?.. ölür her gün...
Koca bir mezarda yaşatıyorlar beni. Gören de beni tabutumun içinde sanır. Bir sebeple, seni aklıma getirdiğimde; ancak bu gözler uyanır.
Mezarda yaşam sürmekse bu, öleyim daha iyi. Bu yüzdendir ölüm atakları geçiriyor oluşum. Bu yüzdendir tümden defansa çekilmem yaşamımda...
İnsan ölüykende yaşayabilir hayal kurması elinden alınmamışsa...
Bir ümit, can bulabilir tüm kurulan hayaller. Bir ümit, kurulan hayalleri kuranlarda, kurduranlarda bir gün de olsa yaşayabilir ve birbirleriyle buluşturulabilirler de... Hayatın en eğlenceli valsine tutulabilirler de...
Dünya değil midir canlı müziğine ayak uydurup dans edenlerin pistti.
Yaşam da anladığım kadarıyla o eğlenceye verilen kitaptan bir süre...
Dünya eğlenmesini bilenlerin yeri...
Dünya bir nevi eğlenceden ibaret; yaşayıp, yaşatacaksın...
Gününü gün edeceksin... Sarhoş olacaksın meysiz... Yaşamaksa bu böyledir.
Yoksa ölmektir huzur bulamadığın yatağında...