Yorulmuş insanlar ancak yorulmuş kişileri anlayabilir.
İş yorgunluğu, güç yorgunluğu, beden yorgunluğu dinlenip geçer de ruh yorgunluğu kolay geçmez.
Yaşanmışlıklar, yaşanamamışlıklar atalardan gelen genetik yorgunluklar zamanla insanın üzerinde öyle bir yük oluşturur ki beden bunu zamanla ağrılarla hastalıkların gelişmesiyle hisseder.
Herkesin hikayesi farklıdır hikayesindeki kişiler yaşanmışlıkları da farklıdır.
Hayat benzerliklerdeki yaşanmışlıklar kişileri yormuşsa ancak bu kişiler birbirini anlayabilir.
Yorulmuş hayatlardaki huzursuzluklar derin olur kişinin üzerinde yük olur.
İnsanlar genelde hayattan yorulduğunu zanneder ama insan en çok kendinden yorulur.
Yapmış olduklarına cevap alamadığından, yapmasının imkan dahilinde olmadığından yorulur.
Bizleri yoran şartların uygun olmadığından değil, bu halini anlamayan insanların baskılarından yorulur.
Yürekler yorgun düştüğünde gözlerden yaşlar akar.
Neden yorgunsun diye sorulan sorulara cevap aramak ve bu sorulara sadece gülümsemek yorar insanı.
Hayat bu yorgunlukların toplamından ibarettir, gelir hayata seslice ve yorulur gider sessizce.
İnsanların en verimli olduğu çağlarda üzerine yüklenenlerden.
Her anında ne yapmam gerekiyor diye düşünerek geçirdiği zamanlarda yorulur.
Kızgınlık anlık bir durumdur, çabuk geçse de; kırgınlıklar için çare bulunmaz , yorgunluklar la birlikte büyür.
Canın her yanışında medet umulan umutlara bağlanılan sahte insanların verdiği tepkilerdir yorgunluklar.
Susmak belki de, gerçeği anlatmanın tek yolu gibi görünse de
ifadesizliğin yorgunluğu zamanla ortaya çıkar.
Güvensizlik içinde kalan kalplerimizi karakteri bozuk olarak yetişmiş insanlara borçluyuz.
Yazmam gerekiyordu,çünkü içimde her geçen zaman diliminde daha da büyüyen bir türlü susturamadığım seslerin fazlalığından.
Amaç olmak,çare olmak yoldaş olmaktan geçer.
Sevgiyle kalın
Emel Araz