YÜRÜYORUM ÖYLEYSE İKİ KEZ VARIM

Yürüyorum; Öyleyse İki Kez Varım

Sağlıklı ayaklara sahip olmak, insanın varoluşundaki en büyük nimetlerden biridir. Ancak bu yetenek, ancak üzerinde yürünecek yollar bulunduğunda anlam kazanır. Yürüdükçe beyniniz açılacak, düşünceleriniz derinleşecek, ruhunuz tazelenecektir.

Her adımda eskiyen ayakkabılarınız, size yenilenmiş bir zihin ve ruh olarak geri dönecektir. Sören Kierkegaard’ın “Yürüyorum, öyleyse varım” sözü ile Descartes’ın “Düşünüyorum, öyleyse varım” ifadesini birleştirirsek, şu sonuca ulaşırız: Yürüyorum, bununla birlikte düşünüyorum; öyleyse iki kez varım.

Yürüyüş, varoluşun temel taşlarından biridir. Yürüdükçe toprağa karışır, doğanın bir parçası olursunuz. Ayaklarınızdaki dolmuş kulaklar, şimdiye kadar kimsenin işitmediği hakikatleri size fısıldar. Yürüyüş, bir filozofun düşünce pratiği haline gelir; zira bu süreçte ağzınızdan çok ayaklarınız konuşur.

Yaratıcıyla baş başa kaldığınız bu yolculuk, eşsiz bir tefekkür anıdır. Elçilerin sünneti olan yürüyüş, özellikle Hz. Muhammed’in İsra yürüyüşünde olduğu gibi, insanı karanlığın en derin anında aydınlığa ulaştırır. Yıldızların yansıması, Ay’ın sönük ışığı size doğal aydınlığın kaynağını gösterir. İsra, Yaratıcı’ya en yakın olduğunuz andır. Bu yolculukta korkularınızdan arınır, güveninizi pekiştirir ve “Allah’a dayandıkça korkacak hiçbir şeyiniz yok” gerçeğiyle yüzleşirsiniz.

Yürüyüş, hem fiziksel hem de ruhsal bir uyanıştır. Her adımda yeniden doğar, varlığınızı iki kez hissetmenin mutluluğuna erişirsiniz.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.